“Birgül Yangın Aslanoğlu’nun yazı evreni gizemli renklerle örülü. Edebiyat geleneğimizin içinden doğan bu hikâyelerle modern dünyanın bilindik sesleri yan yana akıp gidiyor. Kokuların ve hafızanın iz bıraktığı yaşamlar arasında sabırla bir dünya resmediyor. İnsana aşina bir yazardan içe işleyen samimi öyküler.”
İğne Deliği
Wieslaw Mysliwski
Çevirmen: Neşe Taluy Yüce
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları
İğne Deliği insanın yazgısı, belleği ve tarihi üzerine bir içsel dinginliğe ulaşma çabasıdır; bu dokunaklı anlatıda, yakın ilişkilerin karmaşık bilmecesi ve hepsinden öte gençlik ile yaşlılığın buluşmasının gizemi dile dökülür. Myśliwski’nin romanı dramatik, acı verici, gizli ve suskun taraflarıyla Polonya tarihinin bir parçasını da yansıtmakta. Ancak bu eserde özellikle söz konusu olan şey, zamanın geçişinin insanların kendileri ve dünyayla olan deneyimlerinde nasıl bir iz bıraktığıdır. Keskin bir gözlemin ve insanlara yönelik özel bir duyarlılığın sembolik boyutla iç içe geçtiği güzel, derin bir anlatıdır İğne Deliği.
BİR KOL HİKÂYESİ Yazar: Ricardo Sumalavia İspanyolca aslından çeviren: Hazal Akbaş
Yayınevi: Holden
Perulu yazar Ricardo Sumalavia, Bir Kol Hikâyesi‘nde davetsiz bir uzvun öyküsünü tasarruflu ve zarif bir dille anlatıyor. Her şey babanın ölümüyle başlıyor ama oğul için aslolan, babasının “nasıl” yaşadığıdır. Sumalavia bu kısacık romana koca bir hayat sığdırmayı başarıyor ve üç kollu bir adamın hayatını anlatırken, bir yandan da okurları büyük bir gizemin parçası haline getiriyor. Üç kollu adamın bilmecelerle dolu hayatındaki en “normal” şey ise, üçüncü koludur. Yüzleşmekte zorlandığımız hakikatlerle gerçeküstü ayrıntıları bir araya getiren Bir Kol Hikâyesi, sizlere unutulmaz bir okuma deneyimi yaşatacak.
Boş Zamanlar
Cemil Kavukçu
Yayınevi : Can Yayınları
Burası neden çok tanıdık geldi sana? Çocukluğunun ıssızlığını bulman ve unuttuğun kokuları duymandan olsa gerek. Evlerden birinde biber kızartılıyor, sokak aralarında çocuklar oynuyor, yaşlı kayalar ise acı çekiyordu. Girdiğin bir kahvede ortaya verdiğin selam askıda kaldı. Müşterisi değişmeyen mekânın yabancısısın. Boş Zamanlar edebiyatımızın usta öykücüsü Cemil Kavukçu’nun yeni kitabı. Küçük ayrıntılardan katı gerçekleri çekip çıkaran, gölgesi koca bir yaşama vuran bir anıyı ince ince işleyen yazar her zamanki gibi iç dünyaların derinlerine nüfuz ediyor. Toplumun farklı katmanlarından kişilerin sanrılı gerçekliklerine, sıkıntı ve çilelerine, bağımlılıklarına, yaşadıkları küçük yerlerden kurtulma hayallerine ve sürgün edilmişliklerine ışık tutan yazar bir kez daha görünürdeki gerçeklik ile yaşananlar arasındaki uçurumları gözler önüne seriyor.
Cenup
Yazar: Carlos Fonseca
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi: Metis Yayıncılık
Bıraktığımız izler, sildiğimiz izler ve yeniden inşa etmeye çalıştığımız izler üzerine bir anlatı. Modernitenin ezici hızına ve barbarlığına teslim olmayı inatla reddeden kahramanların izini süren ekolojik bir roman Cenup. Günümüzdeki yabancı düşmanlığının kökenlerini kazıp çıkarma peşinde Latin Amerika’nın zorlu coğrafyasında güneye doğru bir yolculuğa çağırıyor okuru: Guatemala’nın harap olmuş topraklarından, Nietzsche’nin kız kardeşinin Paraguay’da kurduğu Yahudi aleyhtarı komün Yeni Almanya’dan geçip Amazonlara varan uzun bir yolculuğa… Sözcüklerin ve imgelerin toplamından inşa edilen bu çok katmanlı roman, kaybın acısı, dillerin ve anıların silinişi, bellek ve yazı ihtiyacı ve küreselleşmenin tehlikelerine dair büyüleyici bir anlatı.
Yolluk
Yavuz Türk
Yayınevi: İletişim Yayınları
Alışılmadık, tuhaf, farklı olanın üzerimizdeki etkisi, ilk anda endişe vericidir çoğu zaman. İçine girdikten sonraysa alışılmadığın içindeki tanışıklığa, tuhafın sakladığı sahiciliğe, farklı olanın yabancı kışkırtıcılığına kapılırız yavaş yavaş. Yavuz Türk Yolluk’ta tuhaf karakterlerinin kederini, hayallerini ve kayıplarını samimiyetle paylaşırken, bazen “mırıldanarak”, bazen “cilalayarak”, bazen de ürkekçe “sürtünerek” ama mizahın kara tebessümünden hiç vazgeçmeyerek ilerliyor. Yolluk, hayatın tökezleten, üzerimize su sıçratan yanlarıyla ince ince alay eden öyküler…
Graziella
Alphonse de Lamartine
Çevirmen: Elman Şahin
Yayınevi: Yitik Ülke Yayınları
Romantik dönemin önde gelen yazarı Alphonse de Lamartine’in yazdığı Graziella; İtalya’daki bir Fransız’ın aşka ve erotizme uyanışının benzersiz romanıdır. İtalyan ruhunun ve doğasının incelikli görkeminin yanında genç bir adamın aşk deneyimlerini de gözler önüne seren eser, Fransız romantik geleneğindeki en iyi kurgu eserlerden biridir. Derin düşüncelerle dolu, İtalyan yaşamının rüya gibi tutkularını ve baştan çıkarıcı bir portresini sunan Lamartine, romantik edebiyattaki güçlü yeriyle dikkat çekiyor. Gençliğin pişmanlıklarını, yanlış yönlendirilmiş ideallerini, zamansız bir aşk portresini anlatan dev bir eser Graziella. Alphonse de Lamartine’in Napoli yolculuğu sırasında tuttuğu günlüklerden yola çıkarak kaleme aldığı roman, tüm bu güzellikleri okura sunan romantizm klasiği olmanın yanında aynı zamanda sanatçının da melankolik bir portresidir.
Karanlık Bir Gecede Sessiz Evimden Çıktım
Peter Handke
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Sia
Çağdaş Avusturya edebiyatının en özgün adlarından biri olan Peter Handke, yoğun ve güçlü anlatımıyla okura sanki meydan okur. Karanlık Bir Gecede Sessiz Evimden Çıktım, onun sıradışı anlatımının bir örneği. Avusturya’da Salzburg kenti yakınlarında çevresinden soyutlanmış bir yerleşim yeri olan Taxham’ın eczacısı, bir gece evinden çıkar, kasabanın açıldığı bozkırda, tek başına, upuzun bir yolculuğa başlar. Başına yediği bir darbeyle konuşma yeteneğini yitiren eczacı, yolculuğun bir bölümünde yanına katılan iki yol arkadaşı ve yer yer yaşamına giren bir kadın dışında kimseyle iletişim kurmadan düşsel bir dünyada gerçeküstü bir serüven yaşar. Yaşadıklarını, daha sonra, dili çözülünce, bir ‘yazıcı’ya anlatır. Gerçek ile gerçekdışının ustaca harmanlandığı Karanlık Bir Gecede Sessiz Evimden Çıktım, günümüz insanının yalnızlığını ve iç dünyasını acımasızca gözler önüne sererken, okuru bir aynanın karşısında çıplak bırakıyor. Bir büyük ustanın kaleminden benzersiz betimlemelerle, şaşırtıcı gerçeklerle yüklü bir roman.
Büyük Irmaklardan Bile
Güray Süngü
Yayınevi: Ketebe
Küçük görünen başlangıçların yarattığı büyük sonları adım adım, ritmik bir dille anlatan Büyük Irmaklardan Bile Serinazman ırmağının kenarını yurt tutmuş küçük bir ada halkı için henüz her şeyin yeni bir düzenle altüst olmadığı günlerle başlar. Üç farklı zaman ve üç farklı hikâyenin birbirine bağlandığı çarpıcı kurgusuyla, her bir zamansal düzlem, tekerrür eden tarihin yansıması olarak kendi büyülü evreniyle karşımıza çıkar. Her şey, savaştan kaçıp bu adaya yerleşen yeni insanlar ve bunu fark eden Yüksek Ülke’nin adaya getirmeye çalıştığı, tüm dengeyi bozacak olan düzenin gelmesiyle tersine döner.
Gönül Tufanı
Ayçe Güçlüten
Yayınevi: İthaki Yayınları
Gönül Tufan, kanıksanıp üzerine düşünme gereği duyulmayan bir öteki anlatısı. Ayça Güçlüten, bu romanıyla güzele sırt çevirip unutulmayacak bir çirkin hikâyesi armağan ediyor bize. Güçlü karakterleri, tedirgin edici atmosferi ve usta işi kurgusuyla Gönül Tufan, uzun zaman konuşulacak bir eser.
Dejavu
Menekşe Toprak
Yayınevi: Doğan Kitap
İşsiz bırakılmış bir kadın akademisyen Berlin sokaklarında Suat Derviş’in yüz yıl önceki izini sürüyor. Yabancı bir ülkede kalemiyle geçinmeye, ayakta durmaya çalışan bir yazar. O da yitirmiş midir umudunu? Yoksa, erkeklerin sen yapamazsın bakışlarına; Batı’nın, bize o büyülü Şark’ı anlat dayatmalarına aldırmadan yürüyüp gitmiş midir özgürce? Âşıkken, yoksulken, yazarken, gülerken, ağlarken yüreğine oturan, İstanbul’u ve Berlin’i, geceleri ve gündüzleri birbirinin aynısı kılan o dejavu duygusunu yaşamış mıdır? Menekşe Toprak, Suat Derviş’i günümüz kadınlarıyla bir Dejavu’da buluşturuyor. Her şey size aşina gelecek.
Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye
Mustafa Orman
Yayınevi: EVEREST YAYINLARI
“Çünkü yeryüzündeki bütün hikâyeler birbiriyle akrabaydı.”
Bir avuç meşe palamuduyla kaderleri birbirine bağlanan iki yabancı… Geçmişi unutan kayıp yakınlarının sessizliğinde boğulan Asaf ve vicdanı, dikenli tellerin dibinde düşüp kalmış ölü bedenlerle sınanan Hanip… Ovada Paldur Küldür ile Fakir Baykurt Öykü Ödülü’nün sahibi olan Mustafa Orman, ilk romanı Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye ile çaresiz kalmış insanın hem siyasi sınırlarla hem de kendi sınırlarıyla imtihanına dair sarsıcı bir hikâyeye ses veriyor: Yüreği ağzında, canı cebinde yeni bir hayata doğru yürürken ya da sıradan bir akşam vakti elinde bir ekmekle evine dönerken umudu yüzünde donup kalanların romanı bu.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.