Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun,[1] Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri Yarışması’nda öykü dalında dikkat çekmesiyle edebiyat dünyasında yer bulan yazar Hatice Meryem’in, Siftah’ın ardından çıkardığı ikinci öykü kitabı. İlk baskısı 2002’de yapılan kitap otuz kısa öyküden oluşuyor. “Ben bir “…”nın karısı olsaydım eğer” şeklinde başlayan öykülerin kurgusuna kaptırıveriyor kendini okur ve ayyaşın, apartman kapıcısının, tornacının, cücenin, imamın, kuryenin, marangozun, gardiyanın, kasabın, genç bir adamın, ince ruhlu bir adamın, işçinin, avare bir adamın, ikinci evliliğini yapmış bir adamın, demiryolcunun, tüccarın, sünepenin, emeklinin, Lüzumsuz Adam’ın, şoparın, ilk aşkın, âşığının, kader kurbanının, yakışıklı bir adamın, şairin…” kadını oluyor, onların ruh hâline bürünüveriyor birden.
Kitaba adını veren” Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun” ifadesi, hemen “Ayyaşın Karısı” öyküsünde karşımıza çıkıveriyor. Bir ayyaşın karısı olan Sevda’ya, komşu Adrina Hanım, öteki kadınlar gibi “Boşa bu adamı, dön baba evine, daha gençliğin güzelliğin yerindeyken dön, ne kısmetlerin çıkar,” demiyor; evliliğinden, kocasını gencecik yaşta yitirip yapayalnız bir başına kaldığından, kadın kısmının hem yüreğinin hem de yatağının boş kalmasının şeytanı dürteceğinden upuzun bahsediyor. Sonunda, “A kızım, sinek kadar kocan olsun, başında bulunsun; sinek kadar olsun ama olsun,” deyip, çekip gidiyor.[4]
Yazar, “koca” kimliklerini çok iyi gözlemlemiş. Yanımızda yöremizde bahsedilen bu meslek ve kültür gruplarından erkeklere sıkça rastlıyoruz. Bu kocalarla evli kadınların yaşadıklarını, düşündüklerini ve hissettiklerini, bu bilindik hikâyeleri çok başarılı yansıtmış yazar.
Eserde Sait Faik Abasıyanık’ın “Lüzumsuz Adam” öyküsüne de gönderme yapmış Hatice Meryem. Orada yer alan “Lüzumsuz Adam, onu gözlemleyen güzeller güzeli Yahudi genç kız, marangoz, işkembeci, Madam ve öyküdeki mekânlar”[5] yeniden hayat bulmuş yazarın kaleminde.
Bir öyküde de “Ben oğlumun karısı olsaydım eğer… şaşırıp kalacak bir şey yok bunda, her kadın bir oğul doğurduktan sonra, kocası ‘dost’u olur doğallıkla.” diyerek yazar, kadınların çocuk doğurduktan sonra anneliği kadınlığın önüne geçirdiklerine dikkat çekmiş.
“Ama ben kimsenin karısı değilim ki! Yarın yine bir başıma açacağım gözlerimi yeryüzünün bir yerinde. Uzaktan güzel bir melodi gelecek kulağıma. Esneyip gerinerek hazırlanacağım dünyaya. Hayatta ve ayakta olduğum için şükredeceğim kendime. (…)” cümleleriyle de yazar, kurmaca dünyadan gerçek dünyaya böyle döndürüveriyor okuru.
[1] Hatice Meryem, Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun, İletişim Yayınları, İstanbul 2016.
[2] Nevin Güngör Ergan, Türk Atasözleri ve Deyimlerinde Aile Aile ve Akrabalık Anlayışı, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Türk Kültürü Kongresi Bildirileri Cilt Iı, Http://Www.Akmb.Gov.Tr/Ata/Metinler/Sempozyum/3.Turkkulturucıı-23.Htm
[3] Ergan, a.g.m,
[4] Meryem, a.g.e., s.9.
[5] Sait Faik Abasıyanık, Lüzumsuz Adam, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2013.