En sevdiğim hayvanlardan biri de kedi. Okuduğum edebî metinlerde kedi bahsi geçtiğinde dikkat kesilirim. Ta Osmanlı döneminden başlayarak gerek şiir gerek anlatmaya bağlı metinler olsun birçok eserde rastlarız kediye. Divan edebiyatının tarih düşürmekle meşhur şâiri Sürurî ölen bir kedi için ebced hesabıyla “Farenin hasretinden öldü kedi (Rumi 1213)” tarihini düşürmüş. [1] Tanzimat yazarı Samipaşazâde Sezai’nin Küçük Şeyler’de yer alan Kediler hikâyesi, karısının kedi düşkünlüğünden muzdarib bir kocayı anlatır. Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemlerinde de bazen varlığı ile bazen benzetme yolu ile metinlerde kediye sıkça rastlarız. Peyami Safa’nın Fatih Harbiye’sinde Seniha evdeki kedisinden yola çıkarak Şarklılar ile kediler arasında miskinlik yönünden bir benzerlik kurmuş mesela.
Nazım Hikmet, kız kardeşi Samiye Yaltırım’ın kedisi için yazdığı “Yeşil deniz gibi gözleri vardı / Beyaz tüyleriyle bir küme kardı / Ağzını süsleyen sedef dişlerdi / Baygın nazarı ta ruha işlerdi” dizeleriyle başlayan bir şiir yazmış. Şiirini Deniz Harp Okulu’nda Tarih Hocası Yahya Kemal’e sunduğunda Yahya Kemal, ona “Sen bu pis, uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsan şair olacaksın.” cevabını vermiş. [2] Birçok unsur gibi sokak kedisini de şiirimize dâhil eden Garip akımı şairi Orhan Veli’nin ise “Uyuşamayız, yollarımız ayrı,/Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;/ Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;/Benimki aslan ağzında” dizeleriyle “sokak kedisi” olarak Nazım Hikmet’i kastettiği söylenmekte.[3] 1965’te yayımladığı Bakışsız Bir Kedi Kara şiiriyle Ece Ayhan’da şiirinde kediden bahseden şairler arasında yerini almış.
Postmodern edebiyatın önemli isimlerinden Bilge Karasu’nun Uğur adındaki bir gencin bir tatil kasabasında geçirdiği on beş günü fantastik ve polisiye unsurlar da katarak anlattığı Kılavuz’un kedisi Gümüş de, roman boyunca gerilimi hat safhada tutan unsurların başında gelir: “Bu eve adım attıktan sonra yaşadığım tuhaflıkların sözünü uzun uzadıya ediyorum da, üzerinde durmadığım, dünyanın doğal verilerinden saydığım Gümüş, belki de bu evin en akıl sır ermez varlığı… Gündüzün nerede bulunduğu belli: Yatağımın üstünde. Günün saatlerine göre yerini değiştirir. Ama oradan kıpırdamaz gibi. Yemeğini, südünü vermeğe davrandığımda yanımda bitiverir. Gece nerede yatar, hâlâ anlayamadım. Eve girişi çıkışı nereden olur, bilmiyorum; herhangi bir kapıyı, pencereyi açmamı istemedi; balkondaki saksılara ilişmediği kesin. Balkon yanı ikinci kat, herhangi bir geçit vermez. Gümüş’e bile.”[4]Gümüş, Uğur’un gözünde gizemli bir varlığa dönüşmüştür. Berna Moran, Gümüş’ün, okura E. A. Poe’nun Kara Kedi adlı fantastik korku öyküsünü çağrıştırdığını söyler.[5]
Yusuf Atılgan’ın ölümsüz romanı Anayurt Oteli’nde de bir kedi vardır. Ana karakter Zebercet, ortalıkçı kadını boğmasına şahit olan bu kediyi bir tava ile hiç acımadan öldürür. [6]
Son dönem edebiyatımızın önemli isimlerinden Mine Söğüt’ün Beş Sevim Apartmanı’nda Beş Sevim Huriye Hanım, her sabah güneş doğmadan kalkar. “Gün boyu birbirleriyle kapışan, aşk şarkılarıyla yeri göğü inleten, çöplükteki küçücük bir balık kafası yüzünden birbirlerinin gözünü oyan, bıçkın, deli fişek ve şirret sokak kedileri”ne konu komşunun verdiği “ işkembe artıklarından, ciğer parçalarına, kapuska tenceresinin dibinden sıyrılanlarla bakla tepsisinin kırıntılarına bin bir türlü tuhaf lezzet”ten oluşan bir yemek yapar. [7]” Ayrıca kendi yemekleriyle beslediği üçü kız, ikisi erkek “beş” kedisi vardır ve hepsinin adı Sevim’dir. Erkek çocuk isteyen kocasına “hemen ölüveren” Sevim adında beş kız vermiştir Huriye Hanım. Adak yapmak için gittiği Merkez Efendi Türbesi’ndeki Rahime Hatun mezarında ölü bulunduğunda yanından ayırmadığı Sevim adlı beş kedisinden dolayı bu apartmanın da adının “Beş Sevim Apartmanı” olduğunu öğreniriz.
Gündüz Vassaf İstanbulda Kedi[8] adında bir şiir roman yazmış. Bu kitapta uyak, ölçü gibi klasik ahenk unsurları dışında şiirsel bir anlatımla kedilerden yola çıkarak insanlığın vahşet tarihini gözler önüne sermiş yazar aslında. Eserin son bölüme kadar eserde bir eleştiri dili hâkim olmuş.
Vassaf, tarihî süreçte kediye bakış açısının değişimine de yer vermiş. Budistlerin “Ecce Homo” kibri nedeniyle kediyi dışladığından, Mısır’da iki bin yıl ölümsüz kedi Tanrı Bastet olduğundan, Mısır’da imparatorluk çökünce din değişimi sonucu kedinin haram kılındığından, Roma döneminde kedinin ölümü halinde insanların kedi dövmeli vücutlarını dövdüklerini, kaşlarını kestiklerini, kedileri mumyalatıp cenaze törenleriyle defnettiklerinden, birinin kediyi öldürmesi halinde ölüme mahkum edildiğinden, rahiplerin kedinin boynunu kırıp doğurma umudundaki kadınlara mumyalayarak sattığından, bir dönem Liverpool Limanlarında 300 bin ölü kedinin 300 bin paraya İngiliz çiftçilerine gübre olarak satıldığından, Tevrat’ta kedi olmadığından, Hindu rahiplerin kediyi beslemeyi vazife bildiklerinden, papaların kediye lanetli deyip öldürülmeli dediklerinden, ressamların kedi ile Hz. Meryem’in resmini yaptıklarından, Hz. İsa’nın kedi tapınaklı Bubastis’te saklandığından, kedinin en büyük dostunun Müslümanların peygamberi olduğundan bahsetmiş yazar. Japonya’da sarayda ağırlanmaları, Çin’de, Kore’de işlerin tersine dönüp sofralarda yemek olmaları, kürklerinden kıyafet yapılması günümüzde ise 60 milyon Amerikalı’nın evinde psikolog, dermatolog, kuaför denetiminde yaşamaları eserde yer bulmuş. “ Bu günlere nasıl geldik? Anlatsın şimdi kediler kâtibi Vassaf Efendi Uygarlık dediğiniz kepazeliği.[9]” diyerek kedi ağzından kedilerin İstanbul’a geliş hikâyesini bir kurmaca eşliğinde eleştirel bir dille anlatıyor.
Kedinin yer aldığı metinleri yazmakla bitmez. Hem Türk hem de dünya edebiyatında daima kendine yer bulacağa benziyor kedi. Benim gibi okura da keyifli okumalar düşüyor.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Ellerinize sağlık. İstanbul’da kedi kitabını çok merak ettirdiniz. Okunacaklara bir kitap daha mı eklendi…:)))