NİHAT ÖZDAL İLE KUMAŞ KİTABI ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Barış Ağır: Sevgili Nihat, geçtiğimiz yılı çok sayıda kitap yayımlayarak, oldukça verimli bir şekilde geçirdin. Daha önceki kitaplarında da görülmesine rağmen, son kitaplarında şiirini tam anlamıyla bir nesneye veya bir varlığa indirgediğini, o nesne/varlık etrafında şiirinde felsefi ve ekolojik bir düzlem oluşturduğunu hissediyorum. Öncelikle bu noktadan başlamak istiyorum. İnsan-olmayan varlıklar senin ve şiirin için ne anlam ifade ediyor?
Barış Ağır: Kumaş kitabında kumaşı insana ve doğaya dair bir çok şey ile ilişkilendirerek, nesnel bağlılaşıma dayalı bir poetika oluşturmuşsun. Kitap doğum ile başlıyor ve başka alanlara yayılıyor. “Kundak” şiirinde örtünme mitlerine gönderme yaparken aynı zamanda kumaşı bir anne metaforu olarak kullanıyorsun diye düşünüyorum. Anne ile kumaş arasındaki bağ nedir sence? Annemiz bizim ilk kumaşımız mıdır?
Nihat Özdal: “Kundak” hayatımıza ilk değen nesne. Aynı zamanda bir kumaş olarak anne metaforuna sarındığımız bir hal. Anne ile kumaş arasındaki bağ çok katmanlı; anne, hayatımızın başlangıcında temel varlık, hayat kazanmakla ilgili ilk deneyimlerimizi ve ilişkilerimizi şekillendirendir anne. Kumaşın yaratılma süreci de bir tür başlangıç çünkü malzeme olarak ham bir formdan başlayarak insan eliyle şekillendirilir ve giysi, çadır, perde gibi birçok şey haline gelir. Bu bağlamda, anne ve kumaş arasındaki bağ, yaratıcılık, koruma ve sığınma gibi önemli temaları da içerir. Anne, hayatın ilk kumaşıdır. Bizi taşıyan, koruyan ve şekillendiren figürdür. Bu şekillendirme ve kimlik alma kumaşta da temsil bulur, giyim, sığınak, desen gibi…Bu bağ, insanların doğa ve çevreleriyle olan ilişkisini de yansıtır, çünkü doğadan bulduklarımızla dokunanları, korunmak, gizlenmek, kendimizi ifade etmek için giyer ya da kullanırız. Bizi besleyen, şekillendiren, koruyan doğadır. Dolayısıyla anne-kumaş ilişkisi, insanların doğayla olan ilişkisinde fevkalade çok sembol sunuyor.
Nihat Özdal: Kitabın ilk adı “yavaş kumaş”tı. Yavaşlık çeşitli alt başlıkları ile benim de kafa yorduğum, yazdığım bir alan. Bu alt başlıklardan biri de “yavaş moda”. Hızlı moda, ucuz ve çabuk tüketilen giyim ürünlerini teşvik ederken, yavaş moda daha kaliteli, sürdürülebilir ve insan haklarına saygılı bir üretim sürecini savunur. Kumaşın kişisel belleği ve geçmişi, hızlı moda endüstrisinin tüketim odaklı doğasına karşı bir alternatif sunar. Kumaş kitabında yer alan şiirlerden biri “Denim”, 2008 yılında Sözcükler Dergisi’nde yayınlanmıştı. Bingöl’ün Taşlıçay Köyü’nde ölümü bekleyen kot taşlama işçilerinin hikayesini öğrendiğimde yazmıştım. Tekstil alanındaki hız doğada bir yıkım ve kirliliğe yol açtığı gibi bu alanda adil olmayan koşullarda çalışan insanların hayatlarını da zehirliyor.
Barış Ağır: Kitapta hem bir üretim aracı hem de üretimin üzerindeki semboller olması bakımından hayvanlara dair de çok gönderme var. Kumaş-hayvan ilişkisini biraz açabilir misin?
Nihat Özdal: Hammaddeler, tasarım ve desen, sembolizm, sürdürülebilirlik ve etik üretim odaklarında çoğu yerde kumaş-hayvan ilişkisine göndermem var. Kendilerinin doğrudan hayvanlara dair ürünler olduğu keçe, ipek gibi pek çok kumaş var, bunlar bir “mesele” olarak şiirlerde kendini gösteriyor. Mitolojiler, efsaneler, kutsal kitaplar, doğada gördüğümüz hayvanlar da çoğunlukla bir desen olarak yaşamlarını kumaşlarda sürdürür, bu ilişkiden yola çıkan da pek çok dize var. Hayvanlardan bağımsız bir insanlık tarihi konuşamayacağımız gibi kumaşın tarihi ya da edebiyatı da onlardan bağımsız olamaz.
Barış Ağır: Son olarak, kitapta kumaşın kaybedilene dair de bir anlamı var. Kayıp kumaş nedir? Kumaşı kaybedince ne olur?
Nihat Özdal: Kumaşları kaybederek büyürüz, kumaşı kaybedince utanır ya da üşürüz, kumaşı kaybedince başlarız, kumaş kaybolunca başkasının olur, kumaşı kaybedince başkası oluruz, kumaşı kaybedince sıcaklığı, onda olanı, birikeni de kaybederiz, kumaşı gönderinde kaybeden ülkeler, imparatorluklar yok olur, kumaşı kaybedince ilişkileri de kaybederiz, desenleri, kültürü, kimliği, belleği, onlarda yaşayan hayvanları, bağlantıyı kaybederiz.