YAZARLARA YAZMADIKLARI YERDEN SORULAR
“Gök kubbenin altında söylenmemiş söz yoktur.” Cicero’ya atfedilen bu sözü edebiyat söyleşilerine uyarladığımızda yazarların yazı yolculuğu, kitapları ve edebiyat dünyasına dair “sorulmamış soru yoktur” diyebiliriz. Bu söyleşi dizisinde yer alan sorular da elbette ilk kez sorulmuyor ama eserlerini beğeniyle takip ettiğimiz yazarlarımızla bu kez özellikle yazmadıkları üzerinden, hayaller üzerinden sohbet edelim istedik. Keyifle okumanız dileğiyle.
Nurhan Suerdem: Dünya ve Türk edebiyatında eski ve yeni okuduğum eserler içinde hayran olduklarım çok. İlk kez büyülü gerçeklikle onun sayesinde tanıştığım için Gabriel Garcia Marquez’e hayranlığım bir başkadır. Hayran olduğum hiçbir eseri keşke ben yazsaydım demedim, aklımdan bile geçirmedim.
Hatice Günday Şahman: Ursula K. Le Guin Lavinia adlı romanında, Vergilius’un Aeneas destanında küçük bir rolü olan Lavinia karakterini; Ayfer Tunç ise kendi romanı Yeşil Peri Gecesi’nin yan karakteri olan Osman’ı son romanında başkarakter olarak yazdılar. Bu örneklerde olduğu gibi bir eser kaleme almak isteseydiniz hangi eserden ya da eserinizden, hangi yan karakteri seçerdiniz?
Nurhan Suerdem: Kitabım Maruzatım Var ‘daki öykülerden Tenesin Baltası’nda anne karakterini yazmak isterdim.
Hatice Günday Şahman: Edip Cansever’in “Masa da masaymış ha” dediği gibi bir masanız olsa, zamanın ve mesafelerin getirdiği sınırlamalar olmaksızın, hangi yazarları ya da kurmaca karakterleri konuk etmek, söyleşmek isterdiniz? Onlarla neler konuşurdunuz?
Nurhan Suerdem: Türk edebiyatında benim için önemli yeri olan Adalet Ağaoğlu, Leylâ Erbil, Füruzan, Sevgi Soysal, Ayla Kutlu, Sevim Burak, Tomris Uyar’ı genç kadın yazarlarla bir araya getirip edebiyatta ve toplumda kadın olmanın dünü ve bugününden, aileden, siyasetten, yazmak isteyip de yazamadıklarından konuşmak isterdim.
Çok olmayacaksa bir başka gün de birbirleriyle Barbarları Beklerken ile Soğuk Deri kitaplarından yola çıkarak “öteki” kavramı üzerinden sohbetlerini dinlemek için J.M. Coetzee ve Albert Sanchez Pinol’u çağırırdım.
Nurhan Suerdem: Metne hizmet etmiyorsa elbette silerim. Ama o cümleyi, bilgisayarımda yine bir dosya içinde saklarım. Başka bir metne uygun düşebilir, belki de esas yeri orasıdır. Ya da o dosya içinde öylece durur.
Hatice Günday Şahman: Son cümleyi de yazıp bitirdiğiniz halde sonrasında vazgeçip yayımlamadığınız metinler var mı? Ya da tam tersi aylardır, yıllardır zihninizde gezdirip de bir türlü yazıya dökemediğiniz öykü uçları, roman taslakları var mı?
Nurhan Suerdem: Dosyamın içine koyduğum ama kitapta yayımlanmayan öykülerim olduğu gibi, dosyaya girmeyen çok sayıda öyküm var. Bir kısmı, üzerinden geçerek daha sonra yayımlanabilecek nitelikte.
Tam taslak demeyelim de notlarını aldığım fikirler var. Bunlardan ikisini novella olarak yazabilsem diyorum ama henüz cesaret edip başlamadım. Belki zamanını bekliyordur, ya da hiç gelmeyecektir o zaman.