Bankın köşesine ilişti. Denizden gelen ılık meltem tenini okşuyor, yumuşatıyordu. Bu küçük, ürpertici dokunuşları bütün benliğinde duyumsuyor; minik, sevimli kuşlar tarafından gagalandığını sanıyordu. Suyun yüzeyi pürüzsüzdü. Saat kaç? Bulutlu, güneşsiz bir gün… Hangi anını yaşıyordu? Dipte kayaları sarıp sarmalayan yosunlar dans edercesine salınıyor. Kıyıya yakın mesafede birer ikişer denizanası göze çarpıyordu. Yüzeye çıkmış, ölü ve boğuk insanlar gibi hareketsiz duruyorlardı. Biraz dikkatli bakıldığında ne kadar kalabalık oldukları, sürü halinde yaşadıkları fark edilir gibiydi.
Çantasından gözlüğünü çıkardı. Ceketinin kenarıyla camlarını sildi. Şimdi manzara daha keskindi. Ilık meltem yerini, serin fakat zayıf bir rüzgâra bırakıyordu. Hoşlandı. Kendine gelmeye başladığını derinlerde duydu. Usulca toparlandı. Köşesine iliştiği ve sanki düşmek üzereymiş gibi oturduğu banktan doğrularak kalktı. Yüzüme ilk kez baktı. Ceket cebinden çıkardığı avuç içi kadar küçük bir kâğıdı, yerden aldığı bir taşın altına sıkıştırarak banka bıraktı. Alçak, yüksek, inişli çıkışlı kayalarda içinde ince, sessiz bir neşe, saklı bir eğlence duygusuyla yürümeye başladı. Son adımını attı. Gözden kayboldu.
Taşın altında rüzgârla dalgalanan küçük kâğıda gözüm ilişti. Düşünmeden, içimi gıdıklayan merak duygusuna kapılarak almak istedim. Öyle ya… Bana bırakılmıştı. Heyecanla açıp okumaya koyuldum. Ispanak, pırasa, soğan, marul, peynir, yağ… Alışveriş listesinden başka hiçbir şey yok, şaşırdım, alay duygusuyla güldüm, ilgimin arttığını hissettim. Arka yüzünü çevirdim. Kargacık burgacık, hızlıca yazılmış el yazısını önce okuyamadım; sonra gözlerimi kısarak, dikkatle bir daha baktım. “Onaylanma ihtiyacı hissediyorum ve insanların beni idare ettiklerini düşünüyorum. Çok önemli biri olduğumu sanıyorum, hakkımda her yerde konuşulduğu duygusuyla yaşıyorum. Bütün gözlerin üzerimde olduğu yanılgısı ve saçma bir görülme korkusundan ibaretim. Ailemin tek çocuğuyum.”
Suyun yüzeyi pürüzsüzdü. Dipte kayaları sarıp sarmalayan yosunlar dans edercesine salınıyordu.