Çünkü cehennemdekiler anlar bir tek, yüzündeki dibi
Onlar tutar çetelesini, kaybetmiş atlar hüznünün
Çünkü gök tabuta girdiğinde uzun sessizlikler ortaya çıkar
Konuşamaz kimse, sadece bir sigaralık döner dumanların göğsünde
Bir gün bir gazete ilanında rastlarlar yanlarındaki güzel ölüye
Bir gün bir çocuk kalbini düşürür betona, yaz olur, kış olur, zaman işler
Jiletten yapılma kentleri yırtarak geçerken otobüsler
Tan vakti bir öksürük başlar, sarar saydam koltukları
Ya da izbe bir evde, erirken ellerinde poşetlerle çocuklar
Güneş bir başka doğar, dikilir kediler, kulaklarında fısıltılı bir bilmece
Çünkü sonsuz ufkun başka açıklaması yoktur, ufuk bir boşluktur
Çünkü tüm kalpler ölene kadar tıka basa dolar
Çünkü kıvrılırken ağaçlarda rengârenk yalanlar, bu bir elvedadır
Bu karanlık bir gösteridir aynı zamanda, zaman taştan bir ırmaktır
Bir gün bir gazete haberinde ezilmiş bir şekilde bulununca karınca
Dünya sadece cepleri umursar, eller havada öylece kalır
Ya da uçmuş kafaların söylediği şarkılarsa doğrular
Otobanların ruhu için yalvaracağım, yalnız onlar için yalvaracağım
Cehennemdekiler için, onlar kent çölünde seraptır
Bir türlü kesmeyen makas, şişmeyen balon, kurumuş yapraktır
Çünkü ölüyoruz anlıyor musun, derimiz yok başka değiştirecek
Çünkü yas şenliği başladı ve yas da en az aşk kadar kırılgandır
sanırım kandırılması en zor olanlar cehennemdekilerdir, gibi bir şey mi demişti Bukowski. cehennemdeyim ve onur sakarya kendi haricinde kimseyi kandırmıyor gibi. o yüzden beğendim. kendisini kandırması kendisini bağlar çünkü.
Neyin kafasını yaşadığını merak ettiğim şair ve şiiri. Boş zamanlarında köprüaltlarında filan mı takılıyor? Varlık’ta çıkan şiirini daha çok beğendim ama. Bu da fena değil. Fena değil derken sağlam bir şiir olduğundan bahsediyorum. Onun haricinde sürekli kafasının iyi olduğunu düşündürüyor bana şiirleri. Eğer öyle değilse ve bunları yazıyorsa çıldırmış olduğu gerçeği yüzümüze çarpar ki bunu istemem. Çünkü bu ikili delilik olur.