Bu satırları yazdığım sırada, bu satırların siz okurlar tarafından okunmaya başladığı şu anda, bırakın dünyanın herhangi bir yerini hatta Türkiye’yi, yaşadığınız şehirde en az bir kadın fiziksel ya da psikolojik şiddet görüyor, tacize uğruyor, kendini ifade etmekten korkuyor, çocuk yaşta evlendirilip insanlığı ellerinden alınıyor.
Tam da bunlar olurken ben bu satırları kaleme alıyorum, siz okurken nefesiniz daralmaya başlıyor ve yine de o kadın(lar) ve çocuk(lar) erkek sistemin kurbanı olmaya devam ediyor.
Peki, ne yapabiliriz? Bu; kapsamlı, örgütlü, akademik ve türlü onlarca biçimde yanıtla çözümünü yüzyıllardır arayan ancak soru büyüdükçe korkunçluğu da büyüyen sorun olarak ortada durmaya devam ederken, Polat Özlüoğlu’nun okurla buluşan yeni öyküleri raflarda yerini aldı.
Daha önce yayımlanan Hevesi Kirpiğinde ve Günlerden Kırmızı adlı öykü kitaplarıyla övgü toplayan Özlüoğlu’nun bu yeni öykülerini bir araya getirdiği, “karanlık masallar”dan oluşan kitabının ismi Peri Kızı Af Buyrun.
Öykü değil de kara masal bunlar sahiden. Önceki eserlerinde de ötekiyi, ezeni, ezileni, aidiyeti, eşitliği, özgürlüğü, kadına şiddeti sıklıkla ve incelikle işleyen yazar bu kez merkezine kadını koyuyor. Hani en başta bahsettiğim, bir gün her birimizin onlardan biri olma ihtimaliyle yaşadığımız kadını…
Bunların birer kara masal olmasının bir diğer açıklaması, her bir öykünün okuru rahatsız edecek gerçeklikte ve aklın almayacağı gerçeküstülükte buluşması. Gerçekliğini halihazırda her yerde karşılaştığımız kadın hikâyelerinden alan yazar gerçeküstülüğe, bir Borges tutkunu olarak, tam da onun yaptığı biçimde diliyle ulaşıyor. İncelikle kurguladığı her bir hikâyede fazlalık olarak işaretlenebilecek tek bir kelime barındırmadan tamamladığı bu kara masallar Özlüoğlu’nun ve bu cesur eserin editörü Cem Alpan’ın ortak başarısı olarak takdiri hak ediyor.
Kadın dili ve kadın karakterlerin baskın olduğu öykülerden oluşan Peri Kızı Af Buyrun, tarihçilerin şiddet çağı olarak da adlandırdığı çağımızın, bir başka deyişle “bugünün” öykülerinden oluşuyor. Yani günümüzde, çevremizde, tanıdık ve çoğu kez farkında olunarak ya da fark edilmeden görmezden gelinen kadınların, “kadın ruhluların” ayrı ayrı hikâyelerini “anne” metaforu ortaklığında birbirine bağlıyor.
Konu masal olunca elbette ilk akla gelen, “anne masalları” olacaktır. Yazar da işte bu “anne masalları”ndan yola çıktığı öykülerinde bu kez annelerin çocuklarına anlattıklarından ziyade büyüklere anlattığı karanlık, yer yer tehlikeli, inciten ya da bakış açısını değiştiren öyküleri okurlarına anlatıyor.
Her biri biraz da vicdan yoklayan toplam on iki öyküden oluşan Peri Kızı Af Buyrun’daki masalların bir diğer ortak noktası, her birinde tıpkı hayattaki gerçekliğiyle bastırılmışlık, ezilmişlik, içine atmışlık ve dahi yapayalnızlığı göze alarak gurura sarılmışlığın bulunabiliyor olması.
Yılın en “sağlam” öykü kitaplarından biri olmaya aday olan Polat Özlüoğlu imzalı Peri Kızı Af Buyrun, Can Yayınları etiketiyle kendisi, çevresi ve yaşadığı çağla yüzleşmeye hazır okurunu raflarda bekliyor.
