Erhan Genç’in son öykü kitabı Kimsenin Atlamadığı Balkonlar Dergâh Yayınları aracılığıyla 2021 yılı eylül ayında okurlarıyla buluştu. On iki öykünün yer aldığı kitapta genel itibarıyla iş hayatının eziciliği, çalışma hayatının bireyin duygularını yok sayan ritmi, rekabete dayalı iş hayatının bireyler üzerindeki etkileri ele alınıyor (Bu tema dışında az sayıda öyküler de mevcut.) Bu bağlamda kitaptaki öyküler günümüzü yakalayan, dönemini yansıtan öykülerdir, diyebiliriz.
Yazar Erhan Genç yaşadığı döneme ışık tutan öyküleri kaleme alırken yenilikçi bir yol da izlemeye çalışır. Klasik hikâye anlatımı dışına çıkarak hem post modern öykünün imkânlarından yararlanmış hem de yeni anlatım imkânlarını denemiştir.
Hayattaki yenilgilerimizi konu alan bir radyo programına eş zamanlı olarak bir futbol maçı anlatıldığı Arka Bahçe öyküsü, eşi evden ayrıldıktan sonra çocuklarıyla yeni yaşama alışmaya çalışan bekâr bir babanın çamaşır makinesi bozulunca servis operatörleriyle telefon görüşmelerinden oluşan Hayat Bandersnatch öyküsü, arabasını satmaya çalışan birinin internet satış sitelerindeki ilanların arka planına farklı bir bakış getiren Mühendisten Temiz öyküsü, biçim olarak bir makale ya da inceleme yazısı formundaki “Bir An”Kime İthaf Edildi? öyküsü bu başarılı denemelere örnek olarak verilebilir.
Öykülerde dikkat çeken bir diğer unsur karakterlerin sosyal medya kullanma alışkanlıkları. Karakterler eşleriyle, patronlarıyla, arkadaşlarıyla, çalışanları ile telefon aracılığıyla iletişim halindeler, günümüzü iyi yakaladığını düşündüğüm öykülerde bu detayı önemli buluyorum. Bu bağlamda dikkat çekici öykülerden biri olan On Altı Bölümlük Dünya’da bir yayınevinin müdürü, kendisiyle görüşmeye gelen genç yazarı hatırlayamaz ve yanında bulunan yazara belli etmemeye çalışarak genel yayın yönetmeniyle mesajlaşır. Mesajlaşmalar ironiktir, dahası genç yazar adayının sosyal medya hesapları incelenmiş ve çok takipçisi olmaması gibi sebeplerle kitabı yayımlanmaya değer bulunmamıştır. Kitabın ilk öyküsü Kule Plaza’da doğum izninden dönen genç anne, evdeki bakıcıyla iletişimi fark edilerek çalıştığı bilgisayar aracılığıyla uyarılır, iş dışı başka konularla ilgilenmemesi için bilgisayarı sürekli kontrol altındadır, bir nevi “Büyük Birader seni izliyor” psikolojisi altında çalışan bir personel vardır. Kimse Yüzüne Bakmıyor Mavi Boncukların öyküsünde de iş ilanı için gelen adayların sosyal medya hesapları detaylı olarak öncelenmiş ve görüşmede önlerine çıkmıştır.
Öykülerde yoğun olarak iş hayatının eziciliği, modern yaşamın bireylerin duygularını yok sayan ritmi işleniyor demiştik. Yukarıda değindiğimiz Kule Plaza bu öykülerden biridir. Anne karakterinin geçmişten getirdiği bazı travmaları dolayısıyla bebeğini bakıcıya bıraktığı için tedirginlik yaşamaktadır fakat iş hayatı annenin bu duygularıyla ilgilenmez, anne plazadan adamını attığından beri onlar için bir çalışandır, iş yaşamı duygularla ilgilenmez, girdilerle çıktılarla ilgilenir. Fakat öyküyü ilgi çekici yapan yalnızca bu değildir. Anne karakteri, patronlarının kendisini sürekli izlemesinden rahatsızken kendi de aslında evdeki bakıcıyı telefonundaki bir uygulama aracılığıyla takip eder, bebeğiyle ilgilenmediği dakikaların hesabını sormak niyetindedir. İş yaşamının zorluğundan rahatsız olan kadın aynı anlayışsızlığı evinde çalıştırdığı kadına gösterecek gibidir. On Altı Bölümlük Dünya öyküsündeki müdür ise yukarıda bahsettiğimiz gibi kendisine başvuran yazarı hatırlayamamaktadır, onunla ilgilenmez, aklında belediyeyle yürütülecek çeşitli “projeler” vardır fakat anlarız ki bu müdür tiplemesi kurumlarımızın başındaki vizyonsuz müdürlerden yalnızca biridir. İşe hâkim değildir, kadın personellerini rahatsız edici şekilde izler, odasında oturup kameradan tüm gün çalışanlarını takip eder fakat kendisi yeni bir şeyler üretmekten uzaktır. Bu öykü ironik bir öyküdür aynı zamanda. Kitaptaki çoğu öyküde bu ironi kendini gösterir. İronin olduğu metin tekdüzelikten çıkar ve aynı zamanda ortaya bir eleştiri koyar. İş yaşamının zorluklarına, rekabet adı altında iş adaylarının ezilmesine, çalışan çiftlerin yoğunluk ve yorgunluk nedeniyle farkına varmadan birbirlerinden uzaklaşmaları ve aile kavramının içinin boşalmasına ve en çok da balkonsuz yapılan evlere eleştiri vardır.
Erhan Genç son kitabıyla ironik, eleştirel bir dille yazdığı ve günümüzü yansıtan öyküler kaleme alarak kendi öykü yolculuğunda sağlam adımlarla ilerlediğini bir kez daha göstermiştir.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.