Piccadilly’den bir şemsiye – Jaroslav Seifert
Çeviri: Mustafa Kadir Atasoy
aşk seni zirveye çıkaracak
aşık olma düş yere
düşün bir kere, ingiltere kraliçesiyle
neden olmasın!
resmi var her posta pulunun üzerinde
eski krallığının
ama eğer teklif edecek olsaydın
buluşmak için hyde park’ta
bahse girerim
avucunu yalarsın
cebindeki zehre aman
herhangi bir şüphen varsa
kendine şunu itiraf et
nedenini tabii ki biliyorsun
bugün hyde park’ta yağmur yağıyor
bizim oğlanın ingiltere’deyken
piccadilly’den aldığı
şu zarif şemsiye
gerektiğinde
hep başımın üstünde
benim küçük gökyüzüm
siyah, kasvetli olabilir
ve gergindir telleri
ama Tanrı dilerse merhameti
elektriği çarpar elleri
şemsiyemi açıyorum yağmur olmasa bile,
bir gölgelik, örtü olarak
elimde shakespeare’in soneleri yürüyorum
taşıyorum cebime koyarak
çok korktuğum anlar var beni anla
gökler ışıl ışıl parıldasa da
güzelliğini aşan
bir sonsuzlukla tehdit ediyor bizi
ve bu da çok benziyor
ölüm sonrası uykuya
evet, tehdit ediyor bizi boşluğu ve soğuğuyla
sen bakma binlerce yıldızın
parlayıp bizi aldatmasına
adını venüs koyduğumuz var ya
korkunç
hala kaynıyor kayaları
denizin dev dalgaları gibi
yükseliyor dağları
bulutları da sülfür yağıyor
her zaman cehennemi soruyoruz ya
işte orada
kırılgan bir şemsiye ne işe yarar
evrene karşı koymada
üstelik onu taşıyamıyorum bile
ellerim dolu
böyle gündüz kabuslarında
gece güvesi gibi sokulmalı
ağaç kabuğunun altına
hayatım boyunca cenneti aradım
burada gördüğüm
bazı izler
seven bir kadının dudakları
ve ince hatlarında
bunlar özgürlükten önce değildir ama
sonunda kapısını buldum
mabedinin
ölümden başkası değil bu
şimdi yaşlı bir adamım ama
onun büyüleyici yüzü
kirpiklerim arasında
kanımı kaynatmakta
arkasından bakakaldım
ve ingiltere kraliçesini hatırladım
resmi var her posta pulunun üzerinde
eski krallığının
biri Tanrı kraliçeyi korusun diye bağırıyor
evet, evet biliyorum
bugün hyde park’ta yağmur yağıyor
Sonraki eserlerinde çevresindeki edebi tarzlardan nispeten ayrılan bir şiir sesine sahip oldu.
1928’de Marie Ulrichová ile evlendi. Bu evlilikten kızı Jana (Plichotová) ve oğlu Jaroslav doğdu.
Gazeteci olarak komünist görüşe yakın çeşitli gazetelerde çalıştı. 1949’dan sonra sadece yazdı, ancak 1950’lerde şiddetli kas-iskelet sistemi hastalığı yaratıcı çalışmalarına devam etmesini önemli ölçüde engelledi.
1966’da ulusal bir sanatçı olarak atandı, 1969 yeni kurulan Çek Yazarlar Birliği başkanı seçildi. Komünistlerin uzun iktidar yılları boyunca fikrini değişmiş rejimi eleştirmeye başlamıştı. Rejim onun çalışmalarına yasak koydu. Bu dönemde eserleri düzenli olarak samizdat usulüyle kaçak olarak dağıtıldı. Jiří Gruntorád, Seifert’in şiirlerinin kaçak olarak dağıttığı için üç yıl hapse mahkum olmuştur.
Seifert muhalif 77 Bildirisi’ne ilk imza atanlardan oldu. 1984’te eserlerindeki yeni duygusallık ve sıradışı yaratıcılık vurgulanarak Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Bu çok önemli bir olay olmasına rağmen, o zamanki rejim tarafından kontrol edilen medyada sadece basit bir şekilde bahsedildi. Bununla birlikte, rejim onu susturmak yerine şairi propaganda amaçları için uygun hale getirmeye çalıştı.
10 Ocak 1986’da Prag’ın Strahov semtindeki bir hastanede öldü. Rudolfinum’daki devlet cenazesi komünizm karşıtı bir gösteriye dönüşmesini engellemek istedi. İçişleri Bakanlığı cenaze hazırlıklarından ailesini kovdu. Sv. Markéty kilisesinde düzenlenen cenazesi sıkı asayiş önlemleri altında yapılmıştır. Mezarı anne tarafından dedesi ve ninesinin kasabası Kralupy nad Vltavou’dadır.
1938’den ölümüne kadar Prag – Břevnov’daki U Ladronky sokağı 23 numaradaki evde yaşamıştır. Maminka, Všecky krásy světa, Morový sloup, Nejkrásnější bývá šílená, Koncert na ostrove, Býti básníkem eserlerinden bazılarıdır.