Semrin Şahin yazdı: Varoluşsal Sorunlara Değinen Öyküler
Serkan Türk’ün “Uyurgezer Bir Gölge” kitabında on dokuz öykü yer alıyor. İnsan olmanın varoluşsal sorunlarına değinen bu öykülerde derin çözümlemeler hemen göze çarpıyor. Yazar okurla arasındaki gerçeklik çizgisini en baştan kaldırıyor. Öykülerde cambazlar, lunaparklar, trenler, hayali ejderhalar, pireler, krallar, çocuklara masallar kurmaca gerçeklik içerisinde yeniden anlam kazanıyor.
Uyurgezer Bir Gölge’deki öykülerin odak noktasında hep bir hesaplaşma var. Karakterler çocukluklarıyla, geçmişleriyle ve varoluşsal sıkıntılarla sürekli bir hesaplaşma içerisinde oradan oraya savrulup duruyorlar. Yazarın duru anlatımı da öykülerin gücünü arttırıyor. Tematik açıdan da kitapta taşra sıkıntısı, iç hesaplaşmaları, tüketim mekanizmaları arasında sıkışarak öğütülen insanların yaşamları dikkat çekiyor. Karakterlerin zengin, karmaşık dünyaları iç konuşmalarla, derin psikolojik gözlemlerle verildiğinden çok katmanlı bir öykü dünyası sunuyor okura. Böylece yazar okuru bir adım ileriye taşıyor.
İnsanın yabancılaşması da kitapta karşımıza çıkan başka bir olgu. Öykülerdeki yabancılaşma olgusu mizahi bir dille karşımıza çıkıyor. Yaşadığımız sosyal sorunlar, siyasi baskılar büyük bir kaosun eşiğinde olduğumuzu söylese de hep bir belirsizliğin içinde yaşıyoruz. Uyurgezer Bir Gölge’de yazar bizi bu sis perdesinin çevresinde gezdirirken ilk önce tedirgin ediyor, ardından da mizahi bir kullanarak gülümsememizi sağlıyor.
“Parmaklar” adlı öyküde altı parmaklı bir çocuğun gözünden aile içerisinde yaşananlar anlatılıyor. Geniş aile içerisinde büyüyen çocukların babaanne ve dedeyle olan ilişkileri, masum çocukluk düşleri ve korkularıyla karşı karşıya bırakıyor yazar bizi.
“Ölüme Uçan Balıklar” öyküsünde ise evli bir çiftin yaşadıkları sorunlar, boşanma, kadın erkek ilişkileri, kadının ve erkeğin boşandıktan sonra karşılaşıp geçmişi anımsamaları tatlı bir tesadüfle anlatılıyor. Öykülerin çoğunda yazar varlığını hissettiriyor bize. Yer yer müdahale edip ne düşünmemiz gerektiği konusunda da görüşünü bildiriyor. Fakat bunu hınzır dille yapması öyküye ahenk katıyor.
“Yakına Giden Tren”, “Esin”, “İçindeki Ses” öyküleri gerek üslup gerek karakter açısından benzer ve birbirini tamamlayan öyküler. Kitaba adını veren “Uyurgezer Bir Gölge” öyküsü ise kitabın son öyküsü. Bu öykü atmosferiyle anlatımıyla diğer öykülerle arasına ince çizgi çekerek güzel bir son hazırlıyor kitaba. Aslında hepimizin uyurgezer bir gölge olduğumuzu bir kez daha anımsıyoruz. Kısacası “Uyurgezer Bir Gölge” yazarın üslubunu oturttuğu, öykücülüğümüzdeki yerini sağlamlaştırdığı iyi bir kitap.
Uyurgezer Bir Gölge, Serkan TÜRK, Yitik Ülke Yayınları
Notos 77