İrem Seval Öcal’ın ilk öykü kitabı Dünyayı Aşure Kurtaracak geçtiğimiz yılın ilk günlerinde Velespit Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Öcal’ın ilk öykü kitabında merkez izlekleri nostalji, aşk ve buluşmalar, aile, komşuluk, sanat, geleneksel değerlere özlem, kadınlık-erkeklik durumları, beklentiler, hayal kırıklıkları ve geçmişe dair travmalar oluşturuyor. Yazar, geçmişe ve bugüne dair bazı temel meseleleri gündelik konuşma dili ağırlıklı olarak masalsı, fantastik, yalın, duru, samimi ve anlaşılır anlatım aracılığıyla okura sunuyor.
On sekiz kısa öykünün yer aldığı kitabın ilk öyküsü olan “Aslında Bütün Gölgeler Mavidir”de, kuzey ışıklarını tuvale aktarmak yerine korkuları eşliğinde bizzat deneyimleyerek yaşayan anlatıcı kadına odaklanıyoruz. “Dünyayı Aşure Kurtaracak”ta, mucit bir genç yaşadığı apartmanın düzenini bozuyor, çözüm için düzenlenen toplantıda ortaya çıkan kargaşa yaşlı çiftin dağıttığı aşurelerle huzura dönüşüyor ve bu ortamı gören tuhaf genç bavulunu toplayıp apartmandan ayrılıyor. “Elma Dersem Çık”ta, un fabrikasını büyütmek için aile yadigârı eski değirmenlerini satmak zorunda olan bir adam, dedesiyle olan anılarını hatırlaması sonrası ondan kalan mektuplardaki bilgilerden hareketle bulduğu parayla, hem değirmenleri satmak zorunda kalmıyor hem de fabrikayı satın alıyor. “Avlanırken Av Olan Kurt”ta, “Kırmızı Başlıklı Kız” masalının kurdun bakış açısıyla yazılmış yeni bir yorumunu okuyoruz. “İyilik Meleği”nde, aylardır işsiz olan Ahmet’in kilisede dua ederken çıkan yangına müdahale etmesi ve sonraki süreçte dileğinin gerçekleşip çocukluk hayaline kavuşarak itfaiye eri oluşuna şahit oluyoruz. “Kan Lekeleri”nde, çocukluğunda yazları gittiği Kuran kursunda imamın hediye ettiği Müslüman bilim insanları kitabından etkilenerek kendisini insanlığın kurtuluşuna adayan kadın anlatıcının hikâyesini okuyoruz. “Kırmızı Traktör”de, arkeoloji kazısında iş bulan Cansu ile üniversiteyi bitirdiği için babasının alacağı spor otomobilin hayalini kuran Özgür’ün otobüs yolculuğu sırasındaki yakınlaşmalarına odaklanıyoruz. “Kleopatra Kapısı”nda, Şekspir’in ünlü oyununun sahnelenmesi sırasında kadın oyuncunun güzelliğinden etkilenerek ona âşık olan adam, kadınla sonunda buluşuyor. Kitabın fantastik son iki öyküsünün ilki olan “Tetis’e Göç”te, savaşlar ve iklim krizi nedeniyle yaşadıkları gezegenden ayrılan bilim insanları ve sanatçıların güvenliği için kılık değiştiren ajan kadınla, gemi kaptanının aşkları ütopik yaklaşımla anlatılıyor. Son öykü “Arna’nın Mimarı”nda ise, yaşadıkları şehir yok edildikten sonra kurtarılan yetersiz bir savaşçı ancak yetenekli bir ressam olan Gergis, öğretmeninin özverili çalışmaları sonunda yeniden kurulan şehrin mimarı oluyor.
Dünyayı Aşure Kurtaracak’taki öyküler üçüncü tekil kişi ve her şeyi bilen anlatıcı bakış açısı aracılığıyla hikâye etme, özetleme teknikleri ve mutlu sonlar üzerinden masalsı-fantastik anlatımla kurgulanıyor. Olay merkezli öykülerde diyalog ve betimlemeler sınırlı; gösterme yerine anlatma ağırlıklı öyküler okuyoruz. Öcal’ın toplamda on dokuz öyküden oluşan; masal, hikâye, tarih, mitoloji, felsefe, nostalji, fantastik-bilimkurgu öğeleriyle harmanlanan ilk öykü kitabı Dünyayı Aşure Kurtaracak’ta farklı ülke ve kültürlerde yetişen insanların hikâyeleriyle dünyaya, yerelin sunduğu imkânların yeniden üretimiyle ise Anadolu’ya açılmayı başarıyor.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.