a) 1994. Henüz on yedisinde bir gencim o yıl. 3-4 kilometrelik bir yolu yürüyorum her gece. Kulağımda onun sesi. Biraz asi, biraz yemin bozduran.
b) Pil dayanmıyor bu alete. Harçlık bitecek ama müzik de dinlenecek. Her notada başka bir iklim buluyorum.
c) Mavi saçlı bir kadın o. Benim yaşamımı sürdürdüğüm semtte dünyaya gelmiş. Yüksekçe bir duvar var bu kenti çevrelen, görünmez. Çok önceden hissedip o sınırları uçup gitmiş uzağa. Hep bir tepede dikilmiş heykel gibi şehri izlediğini hayal ederim.
d) Yürürken düşündüklerimle on defter doldururdum ama kafamın içinde tutuyorum olan biteni. Sil baştan, sil baştan, başlar mıyız sil baştan, diyen bir sesle kimsenin anlamadığı yerlerde geziniyordum o yıllarda.
e) Hareket Vakti’nin video klibini Kral Tv’de mi izlemiştim yoksa başka bir kanalda mı hatırlamasam da at arabasının arkasında şapkası ile oturduğu o sahneleri anımsıyorum. Senelerce dinlenecek bir şarkı olduğu ilk notalardan seziliyordu.
f) Yıl 96. Yaş alan birinin böyle zamanlar arasında sıçrayabileceğini henüz keşfetmemiştim. Naylon’un posteri Anılar Kasetçiliğin vitrininde. Maraş caddesini dolduruyor Umay’ın sesi.
g) Düşmedim Daha. Alevlerin ve yeşil kırların fonunda bir resmi çağrıştırıyor daha çok.
h) Korkunun naylon kanatları, sevemedim onları ben bir türlü…
j) Onu hatırlatan bir şey düşündüğümde aklıma ilk gelen şeylerden biri de kar küresi.
k) “Nedensiz olacak tüm karşı çıkışlarım. vardığım tüm şehirler yanlış sözcükler, yanlış adresler olacak artık. senden başka kimi severim söyle… sus söyleme. çünkü bir hata kadar güzelsin, kırmızı kadar güzelsin. geriye alınmasından korkulan bir hediye kadar güzel…” diyordu bir kitabında. Kaç defa bir gece yarısı programında ses vermiştim bu satırlara.
l) Kendi dilini bulamayan başka birinin dilini anlayamaz. Kimileri onun yazdıklarını yeraltı edebiyat diye tanımlasa da o içeriden yıkıyor duvarları.
m) Umay Umay denilince arkadaşları gelir gözümün önüne. Uzun uzun dinlediğim Kalbim Acıdı.
n) “Ölünceye dek seni seveceğimi sanmıştım baba ama aşık oldum” diyordu Veda Busesi’nde.
o) “Artık hiç ağlayamadığımı babama söylemeyin. sakın ona, daha fazla sevmek için, ölümlerden kurtulmak için o adama aşık olduğumu anlatmayın. o adamın anıları için çok içtiğimi, daha çok kadeh kaldırdığımı, eteklerimi savurarak dans ettiğimi, kendimi kırdığım yerde bir şişe rom, bir parça ayna, ağzı bozuk bir aşk mektubu bulduğumu, pencereleri daha çok kırdığımı ne olur anlatmayın. bu geniş ama hiçbir yeri görmeyen pencereleri…”
Karadeniz’de bir köy evi penceresinden izler bazen yeryüzünü. Kar yağar uzun uzun, bir kalbi uzun uzun dinleyesi gelir insanın.
ö) Bir kalbi uzun uzun dinleyebilenin duyacağı nice şey vardır yeryüzünde.
p) Aloooğ, diyordu bir şarkısında. Alooooğ, konuşmayacak mısın?
r) Bir yaz günü onun ilk terk edildiği yerde oturduk. Akasya ağaçlarının gölgesinde. Bir fotoğrafımız oldu o güne ait. “kaç fotoğraf çeksem geri dönersin?” diyordu bir yerlerde.
s) Siyaset Meydanında büyük büyük adamların kadınların yanında kendi gibi konuşabildiği için oturabilmiş ve o büyük büyük adamları ve kadınları çok kızdırmıştı. Zamanın ilerisinde bir yerlerden arada sırada bugüne dönüyormuş gibi gelirdi bana hep.
ş) Uzun bir dönem ortalarda görünmediğinde okurları ve dinleyenleri merak içindeydi. 2014 yılıydı Cem Adrian ile bir kez daha stüdyoya girdiğinde. Birkaç şarkıdan oluşan mini albümü ile müzik çevrelerinde heyecan uyandırmıştı. Görkemli bir sızı hissettik göğüs kafesimizde.
t) Gösterişsiz insanların yanına sokul diye fısıldayan Umay’ın hikâyeyi bulduğu yer sisli dağlar, ormanlar. Bir kuşa bir kediye bir taşa sessizliğiyle yoldaş olabilirmiş gibi gelir bana.
u) Uğultu. Onun içindeki şiir biraz böyledir. Duyduğumuz da o akisten başkası değil. Mürekkebe batmış bir hayatın iz düşümleri.
ü) Ötekinin yanındadır hep.
v) Elinde pozun çok sözün yok anladım, diyerek çağın durumunu özetler.
y) Çektiği fotoğraflar, yaptığı resimler, söylediği şarkılar, yazdığı kitaplarla kendi renginde gülümser hep.
z) “yağmurun dağıttığı şifadır belki asırlardır aramızda gezinip duran” Umay Umay’da sesiyle sözüyle böyledir, iyi ki öyledir.