Nuray Salman: Sevgili Seyhan Arman; “Teslimiyet” filmiyle 22. Ankara Uluslararası Film Festivali “Seçici Kurul Oyunculuk Özel Ödülü”, “Küründen Kabare ile Tiyatro Dergisi 6. Emek ve Başarı ödüllerinde “Yılın En İyi Kadın Oyuncusu” kategorisinde aday, aynı oyunla 2. Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri’nden “Üstün Akmen Teşvik Ödülü ve Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nden Jüri Özel Ödülü. Başrolünü oynadığınız ve Merve Gezen’in yazıp yönettiği “Nerdesin Aşkım?” filminizle Boston’dan “İnsan Hakları Ödülü,” Kanada’dan yabancı film kategorisinde “En Mükemmel Film Ödülü” aldınız. Son filminiz Timuçin İpekusta’nın yazıp yönettiği “62-84 Anlaşılmadı Merkez” filminin de Antakya Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü” ve Anatolia International Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülü aldı. Ve İnsan hakları aktivistisiniz.
Seyhan Arman’ın sanat yolculuğu ve tiyatroyla tanışması nasıl oldu?. Sizin gözünüzle Seyhan Arman kim?
Nuray Salman: Araştırdığım ve okuduğum kadarıyla mücadeleci bir kişiliğinizin olduğunu gördüm. Türkiye’de bir oyuncunun fark edilmesi için ne yapması gerekiyor?
Seyhan Arman: Ya çok özel bir projede oynamalı ya fark edilmesi imkânsız bir yeteneğe sahip olmalı ya da çok iyi network/kulis yapabiliyor olmalı. Ülkemizde maalesef her alanda olduğu gibi bu alanda da tanışıklık, yalakalık, eş dost olma ve torpil ön planda.
Nuray Salman: Sizin yazıp oynadığınız bir oyununuz var: Küründen Kabare. Biraz bundan bahsedebilir misiniz? Nasıl ortaya çıktı, nerelerde oynadınız? Nasıl tepkiler aldınız?
Seyhan Arman: Küründen Kabare aslında hiç o konuda yazmak istememe rağmen cebimden kendiliğinden çıktı. Madem benden bu çıkıyor, madem benim derdim bu, o zaman en iyisini yapayım dedim ve 2 yıl yazım aşaması, 1 yıl ön hazırlık ve 5 aylık prova sonrası çıktı. Bugüne kadar önceden “otomatik olarak” yüzüme kapanmış sahneler de dahil olmak üzere bir çok sahnede oynandı. Seyircinin çok fazla sahiplendiği, kendileri izleyip bir başkasını ısrarla getirdiği, birçok seyircinin birkaç kere izlediği ve oynamam için baskı yaptığı bir oyun oldu. Yaklaşık bir sezondur hiç oynamadım fakat ısrarlara dayanamadığım için yeniden sahneye koymayı planlıyorum. Sanırım ömür boyu da oynayacağım. Çok şükür.
Seyhan Arman: Matmazel Coco hayatımı idame ettirmemi, keyfe keder tiyatro yapmamı sağlayan bir proje. Bir drag queen performansı ama kendisini sadece kuir ortamlarda var etmiyor. Belediyenin halka açık etkinliğinde de görebilirsiniz Matmazel Coco’yu, kurumsal bir şirket yemeğinde de. İzlemeye gittiğiniz şarkıcının ön programı veya bir arkadaşınızın doğum gününde de. Coco ile Seyhan aslında birbirini tamamlıyor. Seyhan patavatsızlığını, netliğini ve hazır cevaplığını yani sosyal hayatta kendisine sorun yaratma ihtimali olan özelliklerini Coco’ya devretmiş ve “köyün delisi” kabul edilen Coco’nun sırtından geçiniyor diyebiliriz. Tabii Coco’yu sahneye hazırlayan, cebini dolduran da Seyhan. Bir işbirliği söz konusu yani.
Nuray Salman: Dünyada olduğu gibi ülkemizdeki salgın nedeniyle tiyatrolar iş yapamaz durumda. Bu bağlamda sormak isterim; tiyatronun geleceği nereye gidiyor ve siz bundan nasıl etkileniyorsunuz?
Nuray Salman: Yeni projeleriniz var mı?
Seyhan Arman: Bir kaç yeni projem var. Birisi şu anda gündemde olan ve dünya festivallerini gezen Timuçin İpekusta’nın yazıp yönettiği 62-84 Anlaşılmadı Merkez isimli filmimiz. Bir diğeri az önce anlattığım yine tek başıma oynayacağım tiyatro oyunum. Ve vizyona girmesini büyük heyecanla beklediğim, Kutluğ Ataman’ın yazıp yönettiği, Hilal Feza ve Diğer Gezegenler, adlı uzun metraj filmimiz. Röportaj yayınlanana kadar başka ne gibi yeni projeler hayata geçer bilmiyorum. Denizde kum, bende proje… 🙂