Kapıyı yerinden söküp aldılar
Arabaya atıp götürdüler
Şimdi kapının boşluğu susamış bir köpek, sıcakta soluyan gövdeler gibi
Odaları da alıp götürdüler
Kırılmış camlar, boş kalmış duvarlar ve kandırılmış pencereler gibi yalnız
Bak gördün mü evimizi de götürdüler
Duygularımız, aylak arılar gibi birer birer kovanlarını arayan
O zaman Sebelan’a* sıra geldi
Biz çocuklar toplandık dağın çevresine ve seyre daldık
Bize aldırmadan kendi işlerini yaptılar
Bitirince de soluk soluğa attılar arabaya Sebelan’ı ve götürdüler
Sonra Tebriz’in yıldızlı gökyüzünü söküp attılar arabaya
Arabanın üzerinden yüz binlerce parlayan göz haykırıyordu;
Bizi götürdüler!
Ve
Götürdüler de…
Ark Kalesini **atarlarken arabaya, Tebriz’in bahçelerindeki çiçekler ağlıyorlardı
Şimdi akkarıncalara güneşi soruyorum
Ama sen yoksun!
Zira geldiler seni de arabaya atıp götürdüler
Yokluğunda ne duruyoruz bu viranede?
Zamanın ötesinde uzaktan yüz binlerce arabanın sesini uykudayken bile duyuyoruz
Keşke gelseler bizi de götürseler!
Reza Baraheni
*Sebelan (4.812 m) Tebriz’de yüksek bir dağ
** Ark Kalesi Tebriz’in eski kalesi
Reza Baraheni (1935 Tebriz) İranlı yazar, şair, eleştirmen Eski Kanada Pen başkanı. Amerika, İran ve Kanada üniversitelerinde edebiyat dersleri vermiş çağdaş İran edebiyatının tartışılmaz en güçlü adlarından biridir.