İkinci Dünya Savaşı’nın insanlık üzerine yaptığı tahribat sonucunda, 20. yüzyılın başlarından itibaren ön plana alınan değerler yeniden gözden geçirilmeye başlandı. Bunun sanata yansımasıysa çok daha derinden oldu. 1940’lı yılların ikinci yarısından itibaren resim, sinema, tiyatro ve edebiyat gibi sanat dallarında pek çok değişim yaşandı. Sinemada “Yeni Gerçekçilik”, “Yeni Dalga” gibi akımlar gelişirken edebiyattaysa “Fransız Yeni Roman” ve Oulipo” gibi akımlar ortaya çıktı.
İkinci Dünya Savaşı’nın modernizm felsefesinin çökmesine neden oluşuyla doğan postmodernizm, edebiyatı da özellikle 1960’lı yılların başlarında etkisi altına aldı. Yetkin örneklerini 1950’li yıllarda veren Fransız Yeni Roman akımı ve sonrasında gelişen Oulipo grubu, postmodernizm fikrinin özellikle roman türünde etkin olmasına vesile oldu. Literatüre antiroman kavramının girmesini sağlayan Fransız Yeni Roman akımı, matematikle yazını birleştirip deneysel romanı bizlere sunan Oulipo grubu ve yazdıkları eserleri tanımlamak için roman yerine anlatı ifadesini tercih eden postmodernistler, edebiyatı bambaşka bir noktaya taşıdılar.
İncelememde, ortaya çıktıkları dönemde romancılığın adeta çehresini değiştiren bu akımları, sizlere detaylıca anlatmaya çalışacağım.
Fransız Yeni Roman
Sarraute’nun bu kitabı haricinde İrlandalı yazar Samuel Beckett’ın Molloy (1951), Malone Ölüyor (1951), Adlandırılamayan (1953) romanlarından oluşan üçlemesi, Alain Robbe-Grillet’nin Silgiler’i (1953) ve Michel Butor’nun Değişme (1957) adlı romanı Fransız Yeni Roman akımının önde gelen eserleri arasındadır. Bu akımın yazarları sadece roman kaleme almakla kalmamışlar, türün gelişimi hakkında kurmaca dışında da çeşitli kitaplar yazmışlardır. Fransız Yeni Roman akımını düşünsel temelini de oluşturan bu eserler için Nathalie Sarraute’nun Kuşku Çağı (1956), Alain Robbe-Grillet’nin Yeni Roman (1963) ve Michel Butor’nun Roman Üstüne Denemeler (1969) adlı eserlerini gösterebiliriz.
Marcel Proust, Franz Kafka, James Joyce, William Faulkner ve Virginia Woolf gibi modern edebiyatın önde gelen isimlerini örnek alan ve romanı daha da ileri götürmek isteyen bu yazarlar, edebiyatta başlayan devrimin öncülüğünü etmişlerdir. Alain Robbe-Grillet, Michel Butor, Claude Simon, Robert Pinget, Nathalie Sarraute, Claude Ollier, Samuel Beckett, Claude Mauriac, Jean Ricardou gibi isimleri bu akımın içinde sayabiliriz. Minuit Yayınevi’nin yöneticisi Jerome Lindon’un (Yayıncılığın bu önemli ismini tanımak isteyenler Jean Echenoz’un yazdığı ve 2009 yılında Norgunk Yayınları tarafından yayımlanan Jerome Lindon kitabını okuyabilirler.) bu yazarların eserlerinin yayımlanmasına öncülük etmesi, süreci başlatmıştır. Akabinde Gallimard, Calmann-Lévy gibi başka yayınevlerinin de devreye girmesiyle Fransız Yeni Roman’ın edebiyat tarihinde yerini almasına olanak sağlamıştır. (Rifat, 1991, s. 7-9)
Yazdıkları eserler için antiroman ifadesi de kullanılan Fransız Yeni Roman akımının yazarları, roman türüne getirdikleri yeniliklerle pek çok farklı metnin altına imza attılar. Aslına bakılırsa üslup açısından farklı yerlerde olan bu yazarları bir araya getiren ortak özellik, romanda yenilik arayışıdır. Bu arayışın ortak unsurları olarak karakterlerin kişilik özelliklerine pek yer verilmeyip nesnelerin ön plana çıkarılması, nesneler dünyasının -sanki anlatıcının elinde kamera varmış gibi- en ince ayrıntısına kadar anlatılması, genel olarak karakterlerin adsız olması, anlatımda tekrara gidilmesi, cümlelerin noktayla bitirmek yerine virgülle devam ettirilmesi gibi özellikleri sayabiliriz. (Akdeniz, 1967, s. 5-12) Şimdi anlatımdaki bu farklı yanları eserler üzerinden inceleyelim:
“Aynı kanepede, tutulmuş olduğu halde şimdilik boş duran ve siyah iplik kılıflı bir şemsiyenin yeşil maroken üzerinde çizgi gibi, yanlamasına yattığı yeri geçer geçmez, su geçirmez ekose kılıflı, pırıl pırıl, ufacık iki kilidi göze çarpan, küçük, hafifçecik bir valizin durduğu filenin altında, açık gri tüvid elbiseli, kırmızı-mor verev çizgili kıravat takmış sarısın genç bir adam, askerliğini yapmış olmalı, sağ elinde buğday tenli bir kadının sol eli, başparmağını kadının avucunda ileri geri gezdirerek hafif hafif oynuyor, kadının gözleri bu oyuna dalmış, memnun, birden size kayıyor, baktığınızı görerek hemen kaçırıyor gözlerini, ama genç adamın elinin oynayışına bakmaya devam ediyor.” (Butor, 1973, s. 11)
“Tuhaf bir rahatlık, umutsuz bir hoşnutluk yayılıyordu varlıklarından, “Exposition de Blanc” daki kar yığınlarına ustaca benzetilmiş çamaşır kümelerine, ya da vitrindeki bir taşbebeğe ilgiyle bakıyorlardı, bebeğin gözleri ve dişleri eşit süreyle yanıyordu, sönüyordu, yanıyordu, sönüyordu, yanıyordu, sönüyordu, hep eşit sürelerle, tekrardan yanıyordu, tekrardan sönüyordu.” (Sarraute, 1967, s. 21)
Nathalie Sarraute’nun Yönelişler adlı eserinde yer alan bu alıntıda görüldüğü gibi “sönme” ve “yanma” kelimelerinin defalarca tekrarı görülmektedir. Keza aynı eserde yer alan aşağıdaki bölümde, bu akımın bir başka özelliği karakterlerin adsız oluşu bulunmaktadır.
“Sanki içlerinden elle tutulmaz, ince bir duyguyu izliyorlarmış da anlatamıyorlarmış gibi, gözler kısılmış, bakışlar uzak, anlaşılmaz, yarı ifade edilmiş birtakım sözler geveliyorlardı.
Erkek ise, boyuna sıkıştırıyordu onları: “Peki neden? Neden bencil imiş ben? Niçin insanlardan uzak biri oluyormuşum? Söyleyin nedenini, hadi söyleyin? (Sarraute, 1967, s. 35)
Adeta bir kamera objektifliğiyle gözlemin ön plana çıkarılması, nesnenin karakter özelliklerinden, kişilik tahlillerinden çok daha fazla yer alması bu akıma olumsuz eleştirileri de beraberinde getirmiştir. Fransız Yeni Roman için yapılan en büyük negatif eleştiri, “Yeni roman insanı dünyadan kovmak istemektedir,” İfadesidir. (Grillet, 2015, s. 113) Bu akımın en önemli isimlerinden biri olan ve edebiyata “sine-roman” kavramını da getiren Fransız yazar, senarist ve yönetmen Alain Robbe-Grillet, 1963 yılında yayımlanan Yeni Roman adlı eserinde bu ithama şu şekilde cevap vermiştir:
- Yeni Roman bir kuram değil, bir araştırmadır.
- Yeni Roman’ın tek yaptığı şey, roman türünün daimi gelişimini izlemektir.
- Yeni Roman sadece insanla ve onun dünyadaki durumuyla ilgilenir.
- Yeni Roman yalnızca tam bir öznelliği hedefler.
- Yeni Roman tüm iyi niyetli insanlara seslenir.
- Yeni Roman hazır bir anlam önermez.
- Bir yazar için tek olası angajman edebiyattır. (Grillet, 2015, s. 114-120)
Görüldüğü gibi yazdıkları kitaplar ve söylemleriyle Fransız Yeni Roman yazarları pek çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Şüphesiz verdikleri eserlerle edebiyattaki değişime öncülük edip bu yenileşme hareketini izleyen yazarlara da ilham vermişlerdir.
Oulipo
Oulipo (Ouvroir de littérature potentielle), dilimizde “Potansiyel Edebiyat Atölyesi” olarak adlandırabileceğimiz, 1960 yılında Fransız yazarlar Raymond Queneau ve François Le Lionnais tarafından kurulmuş matematikle edebiyatı buluşturan bir çalışma grubudur. Oulipo yazarları Oulipiyen tarzda eserleri kaleme almış ve Fransız Yeni Roman’la başlayan edebiyattaki değişime katkı sunmuştur. Kurucuları haricinde bu grubun içinde yer alan Fransız yazar Georges Perec ve İtalyan yazar Italo Calvino, Oulipiyen tarzda romanlar yazmıştır.
Her ne kadar Oulipo grubu 1960 yılında kurulmuş olsa da Fransız yazar Raymond Queneau’nun ilk olarak 1947 yılında yayımlanan Exercices de Style (Biçem Alıştırmaları) adlı eserini, Oulipiyen tarzda yazılmış metinlerin öncüsü olarak kabul edebiliriz. Bu kitapta aynı hikâyenin 99 farklı şekilde anlatıldığı görülmektedir. Değerli yazarımız Ferit Edgü önce bu eseri çevirerek dilimize kazandırmak istemiş, fakat metnin içinde yer alan edebi oyunları yeterince yansıtamayacağını düşünerek çalışmasını yarıda bırakmıştır. Daha sonra Queneau’nun bu kitabına öykünerek ilk olarak 1980 yılında Ada Yayınları tarafından yayımlanan Yazmak Eylemi: Bir Toplumsal / Siyasal Olay Üzerine 101 Çeşitleme adlı eseri kaleme almıştır. Ferit Edgü bu eserinde, kendilerini devrimci olarak tanımlayan bir örgütün 14 Şubat 1980 tarihinde İstanbul’daki eylemi neticesinde kepenklerin açılmaması hikâyesini 101 farklı şekilde anlatmıştır. Keza yazar Gökdemir İhsan ilk olarak Sel Yayınları tarafından 2010 yılından yayımlanan Kurmaca Alıştırmaları adlı kitabında, Queneau’nun eserindeki hikâyeyi temel alıp, 33 farklı şekilde anlatarak özel bir metne imza atmıştır. Raymond Queneau’nun bu eseri Ferit Edgü’nün çalışmasından çok sonra Armağan Ekici çevirisi ve Biçem Alıştırmaları adıyla ilk olarak 2003 yılından Sel Yayınları tarafından basılmıştır. Bu kitabın gözden geçirilmiş baskısı yine aynı yayınevi tarafından Mayıs 2021 tarihinde yayımlanmıştır.
Tabii ki Queneau’nun deneysel çalışmaları sadece bu eserle sınırlı kalmamış ve 1961 yılında Cent mille milliards de poèmes (Yüz Bin Milyar Şiir) adlı şiir kitabı yayımlanmıştır. On soneden (her bir sone on dört dizeden oluşur) meydana gelen bu şiirin özelliği, her bir dizenin şeritler halinde basılmasıdır. Her bir şeritte yer alan dize diğer dokuz soneye uygun kafiyededir. Bu sayede 1014=100.000.000.000.000 (100 Trilyon) farklı şiir elde edilebilmektedir. Yapılan hesaplamalara göre bu kitabın içerdiği tüm kombinasyonlar yirmi dört saat okunmak kaydıyla ancak 190.258.751 yılda bitirilebilmektedir.
Fransız yazar Georges Perec bu grubun çalışmalarına 1967 yılında katılmıştır. Oulipiyen yazı tarzı onu da etkilemiş ve 1969 yılında başyapıtlarından biri olan Kayboluş romanı yayımlanmıştır. Bu eserinde -aslında Eski Yunan’dan beri bilinen fakat modern zamanda pek uygulaması olmayan- lipogram tekniğinden yararlanmıştır. Bu teknik, alfabede yer alan bir harfi hiç kullanmadan yazma esasına dayalıdır. Perec bu kitabını, Naziler tarafından Paris’ten kaçırılıp Auschwitz kampında öldürülen annesinin adına ithafla Fransızcada en çok kullanılan “e” harfine yer vermeyerek yazmıştır. Ayrıca yazarın vasiyeti üzerine başka dillerdeki çevirilerinde de bu harfe yer verilmemiştir. Bu kitap –Perec’in vasiyetine uygun olarak- ilk kez 2005 yılında Cemal Yardımcı çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanmıştır.
Georges Perec’in Oulipiyen tarzda yazdığı bir başka eser de 1976 yılında vefat eden Raymond Queneau’ya ithaf ettiği Yaşam Kullanma Kılavuzu adlı romanıdır. İlk olarak 1978 yılında yayınlanan bu kitapta, Paris’te hayali Simon-Crubellier Sokağı No:11’de bulunan on katlı apartmanda yer alan dairelerin tarihi, iç içe geçen yaşamları ve odalardaki sanat eserlerinin hikâyeleri, tıpkı bir yapboz gibi kurgulanıp yazılmıştır. Bu eserde, Fransız Yeni Roman akımı yazarlarının yaptığına benzer bir şekilde, çok detaylı mekân ve nesne betimlemeleri bulunmaktadır:
“Burada, beşinci katta, sağ taraftaki mekân boş. Mat portakal rengin hâkim olduğu bir banyo burası. Küvetin kenarında, bir inci istiridyesinden alınmış sedef kabuk içinde bir sabun ve bir süngertaşı var. Lavabonun üstünde damarlı mermerle çerçevelenmiş sekizgen bir ayna duruyor. Küvetle lavabo arasındaki açılır kapanır iskemleye bir ekose kaşmir kazak ve askılı bir etek atılmış.” (Perec, 1996, s.36)
Oulipo’ya 1968 yılında katılan İtalyan yazar Italo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu adlı başyapıtı ilk olarak 1979 yılında yayımlandı. Bu eser, en çok yazılan on roman türünün giriş bölümleri yeniden türetilerek romanların romanı şekilde kurgulanmıştır. Calvino’nun deyişiyle bir “hiper roman”dır. Üstkurmaca tekniğinin Dünya edebiyatındaki en iyi uygulamalarından biri olan bu eser, tıpkı Perec’in Yaşam Kullanma Kılavuzu gibi aynı zamanda postmodern edebiyatın da şaheserlerindendir.
“Kitap birçok kitaptan oluşuyor olsa da, aslında iki kitap sayılır. Okuyucu aşağıda önerilen iki okuma biçimini de uygulamakta ‘özgür’dür.
Birinci kitap, öbür bütün kitaplar gibi okunacaktır, 56 bölümde sona erer, ‘son’ sözcüğü yerine üç küçük yıldız konmuştur. Daha sonra okuyucu hiç pişmanlığa kapılmadan geri kalan bölümleri bırakabilir.
İkinci kitap 73. bölümden başlanarak şu düzende okunacaktır. Her bölümün sonunda belirtilen numaraya ait bölüme geçilerek sürdürülen bu düzen. Karışıklık durumunda şu listeye başvurulabilir:
73 – 1 – 2 – 116 – 3 – 84 – 4 – 71…” (Cortazar, 2019, s. 15)
Görüldüğü gibi kitabın ilk kısmını atlattıktan sonra, ikinci kitaptan itibaren bölümler arası sıçramalar yaparak okura metni yeniden okutmaktadır Cortazar. Yazarın okura yaptığı bu küçük oyun, bu metni Dünya edebiyatının kuşkusuz en deneysel eserlerinden biri kılmıştır.
***
KAYNAKÇA
- Rifat, M. (1991). Yeni Roman, Michel Butor ve Roman Üstüne Denemeler. Roman Üstüne Denemeler içinde (ss. 7-9). Düzlem Yayınları.
- M. (1967). Yeni Roman ve Nathalie Sarraute. Yönelişler içinde (ss. 5-12). Bilgi Yayınevi.
- Butor, M. (1973). Değişme. (M. Akdeniz, Çev.). E Yayınları.
- Sarraute, N. (1967). Yönelişler. (M. Akdeniz, Çev.). Bilgi Yayınevi.
- Robbe-Grillet, A. (2015). Yeni Roman. Kafekültür Yayıncılık.
- Perec, G. (1996). Yaşam Kullanma Kılavuzu. Yapı Kredi Yayınları.
- Cortazar, J. (2019). Seksek. Can Yayınları.