Sokrates, baldıran zehrini içerek yaşamına son verecektir. O sırada öğrencisinin elinde değişik bir saz görür ve nasıl çalındığını öğrenmek ister. Ancak öğrencisi, çalmaya vaktinin olmayacağını, keyif alamayacağını söyler. Bunun üzerine Sokrates, evet, sazı çalıp keyif alacak zamanım yok ama öğrenmenin keyfi var diyerek karşılık verir.
Bir sistem eleştirisidir; Modern Soslu Postmodern Makarna. Kendine has tarifiyle eserin okura nasıl sunulacağının yanıtıdır aynı zamanda. Ben İmparator Haydutyus, gündüz düşlerimden kalbini ve beynini sakın ey okur, diye seslenir yazar; bir karnavala davet eder. Şehir insanının yaşadığı kaosu dert edinir. Kendilik mücadelesi veren kahramanlar üzerinden dönüşümü anlatır. Her renkten, ırktan, dilden, dinden, cinsiyetten zulüm gören canlar kazınır belleğimize; tarihin tanığı olan savaşlar, cinayetler, işkenceler ve zulümler.
Değerli yazarın Kara Gergedan adlı eserinden sonra basılan ikinci kitabı, Modern Soslu Postmodern Makarna. 2023 yılında İthaki yayınları tarafından çıkarılmış. Birinci bölümde on altı, ikinci bölümde on bir öykü olmak üzere toplam yirmi yedi öyküden oluşuyor.
Sen anlatıcı bakış açısıyla yazılan 4.17 bir uyanış öyküsüdür. /…Yıllardır deneyimlediğin bölünmüşlük, ruhunu tam ortadan ikiye ayırıyor…/ sy18 ifadesiyle bilinç ve bilinçdışından söz eder yazar. Zaman ve gerçekliğin kırıldığı öyküde kahraman farklı eşikleri deneyimleyerek eski benliğine geri döner.
Bir gün personanız sizi ele geçirir ve kendi beninize yabancılaşabilirsiniz. /… Derisi değişime uğruyor, giderek ten renginden siyaha doğru dönüşüyordu. Yabancının dört biryandan çıkan kolları sarmaşık gibi onu ele geçiriyordu…/sy27-Jung’un Persona kavramını hatırlarız burada. – Kafka, Camus, Sartre gibi yazarlarla metinler arasılık kurulan bu öyküde, bir radyo programcısı anlatılır. Sadece toplumun beklentilerini dikkate alan karakter yaptığı işe olan inancını yitirir. Gölgesi onu ele geçirmiştir. Beyaz yakalıları eğlendirmekten vazgeçerse persona ve ego arasındaki dengeyi kuracaktır. Son programında bu cesareti gösterir. Bir uyanış ve dönüşümün öyküsüdür Radyo Motivasyonu.
Binlerce yıl önce… Kabil, kardeşi Habil’i öldürünce başlamış her şey… Cinayetler, işkenceler, katliamlar… Men bu cihana sığmazam, diyen koca şair… derisi yüzülerek öldürülmüş.
12 Eylül… Avluya resmedilmiş bir uçurtmaya bakar çocuk… beş yaşındadır…sevinci kursağında kalmıştır. /…Simurg, ben ve uçurtma…/ sy24 -Simurg, mitolojik bir sembol- Öykünün büyülü gerçekçi kurgusu yaşananları daha katlanılabilir kılmış. Uçsuz bucaksız bir zaman… Kulaklarında Ekilir ekin geliriz, Ezilir un geliriz dizeleri… Simurg’un üzerinde sonsuzluğa doğru yol alır kahraman…
Kurmaca evreninde bir zihin işçisidir Yıldırım. İshak’ın Çığlığı öyküsünde anlatıcı, metnin karakteri haline gelir. /…Yaratttığı karakter bütün benliğini ele geçiriyordu…/ sy50 İshak kuşu uğursuz ötüşüyle yazarını ebediyete uğurlar. Son öyküsü ve parçalanmış bir beden kalır masasında.
Emekli bir öğretmenin kitap yazma sürecine okuru da dahil eder yazar. Şehrin karmaşasıyla dil bilgisi kuralları arasında bir tezatlık kurar. Bilinç akışıyla seslendirir düşünü. /…Noktaya doksan, virgüle de yüzelli yıl ceza verdim, der. Hele o soru işareti denen nemrut yok mu, gereksiz yere halkımın kafasında sorular uyandırıp düşündürmeye çalışıyor. Ona da verdim bin beş yüzyıl…/ sf53 diye devam eden metin; İmparator Haydutyus’un, egemen bakışa bir itirazıdır.
Modern Soslu Postmodern Makarna kitabını okuduğunuzda, başka metinlerle de bağ kurmuş oluyorsunuz. Esarete On Dört Kala adlı öykü bunun en güzel örneği. Lowry’nin Konsolos’uyla sohbet edebiliyorsunuz. İnsanlığın Esaret’inde paydos verip Solaris’e doğru yol alabiliyorsunuz. /… Neymiş tüfeği gösteriyorsan o silah mutlaka patlamalıymış. Sıkmıyorum arkadaş var mı bir diyeceğiniz? Barutun hepsini bir güzel yuttum. Bundan böyle patlayan tavuk bayramını kutluyoruz…/ sy43 -Çehov Parodi- Kafka, Kara Dörtleme, Donkişot, Kılları Yolunmuş Maymun…
/… Bunca senedir içinde besleyip büyüttüğü İmparator Haydutyus’un Sesleniş’ini yazacaktı. Bu öyle bir roman olacaktı ki bilincinden akanlar olduğu gibi kâğıda dökülecekti. Dilin tüm kuralları balyozla yıkılacaktı…/sy52 Yazar anlatıcının roman yazma düşü Alayına Öykü’de tamamlanır. Her paragrafta sekiz sesli harften biri düşer. –Lipogram- Sesli harfler kaybolurken asfalt rengine döner acılar. /…ziftin rengi… zift karası… ziftin şehri…/
-Leitmotiv- Anlatım kuvvetlenir. Küçürek öykü olarak kurgulanan her bir paragraf kolektif belleğin aynası gibidir. Bütün kitabı özetler. Bir toplumun tükenmişliğininin alımlamasıdır yapılan. Kanla yıkanmış akıllara, yalımların gazabına uğrayan canlara, kapitalizmin kölesi hâline gelen biz insanlara dışarıdan bakmamızı sağlar.
Öğrenebildiğim kadarıyla İmparator Haydutyus’un bu kitaptaki görevi bitmiş. Ancak yine kafamızı karıştırmaya devam edecek gibi. Füzyon mutfağına harika yemekler eklenecekmiş. İçinde bulundukları roman ise yavaş yavaş kaybolacakmış. /…Anton Sssliharf ve Alain Sssizznokta adlı iki kafadar, diyor… François Antiroman’la Thomas Anlatı, diyor…toplam dört karaktermiş…tartışmaymış…kavgaymış…yok efendim… belirsizlikmiş…falan…filan…
Değerli okuyucu,
İmparator Haydutyus, kitabın sessiz sedasız firara kalkıştığını anlatadursun.
Lütfen konfor alanınızdan çıkın!…
Ve…üstünü örtecek duvar arayan günahlara kulak verin…