Varlık dergisinin “Propaganda” temalı Aralık 2024 sayısı yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
Dosya: “Propaganda” – Uğur Özdemir, Seda Demiralp, Aybüke Atalay, Aykut Öztürk
Kefiş: Bu “Ahmed”, O “Ahmed” mi? (Nâzım Hikmet’e ait olması muhtemel, 1922 tarihli iki şiir) – Bilgin Güngör
Yazı: Distopik Tirat ya da Dijital Kapitalizm Çağında Hayat, Arzu ve Paranoya (Hüseyin Köse) – Çitlerin Ötesinde: Steinbeck’in “Kasımpatıları”nda Kadın ve Toplumsal Roller (Gizem Atlı) – Müzik Sanatı: Evin İlyasoğlu ile Söyleşi (Fatma Berber) – “Mai ve Siyah”, “Aşk-ı Memnu” ve Aslından Daha Güzel Taklitler (Faruk Turinay) – Márquez ve Tümgüçlü Ursulalar (Tahir M. Ceylan) – Çehov Öykülerinin Lacancı Bir Okuması (Josef Kılçıksız) – Türkmen Türkçesi Nasıl Anlatılır: Melek Erdem ile Söyleşi (Mine Bican) – Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar (15) (Murat Batmankaya) – Türkçe Günlükleri (Feyza Hepçilingirler) – Rüzgâr Odası (Yavuz Özdem) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)
Şiir: Yüksel Pazarkaya, Hilal Özdemir, Ersin Engin, Kardelen Yıldırım, Şadiye Kılıç, Aslı Can Mungan, Hacı Söylemez, Osman Akbulut
Öykü: Okan Alay, Ayşe Nilay Özkan, Nazlı Akın, Berke Atabey
Desen: Özge Ekmekçioğlu
Kitaplar Arasında: Ali Cengizkan ile “Şehrin Gölgeleri” Üzerine Söyleşi (Ozan Öztepe) – “Daktilo Günlük” – Hulki Aktunç (Ali Bulunmaz) – Suzan Nana Tarablus ile “Umudun Kanatlarında” Üzerine Söyleşi (Nermin Ketenci) – “Kasaba” – Metin Cengiz (Halim Şafak) – Liz Behmoaras ile “Küçük Dev Kadın: Azra” Üzerine Söyleşi (Berken Döner) – “Solucanlar ve Rapunzel” – Erkut Tokman (Mete Özel) Edebiyattan resme, felsefeden sanat tarihine, fotoğraftan sinemaya geniş bir alanda yazılar, söyleşiler yayımlayan Varlık bu ay da Müzik Sanatı, Türkçe Günlükleri, Nasıl Anlatılır, Yeni Şiirler / Öyküler Arasında köşeleri ve son çıkan kitapların tanıtıldığı Kitaplar Arasında bölümüyle okurlarıyla buluşuyor.
Editörden
Varlık’ın Aralık 2024 sayısının dosya konusu, “Propaganda”. Dosyamıza katkıda bulunan yazarlar ise Uğur Özdemir, Seda Demiralp, Aybüke Atalay, Aykut Öztürk.
Uğur Özdemir, “Propaganda, Taraflı Bilgi İşleme ve Sınır Akıllar: Kendi Gerçeğimizi Yaratmak” başlıklı yazısında “Propaganda bireyin karmaşık meselelerde ‘doğru’ karara ulaşamadan, daha kolay ve çabuk erişilebilecek çözümlere yönelmesini sağlar,” diyor. Taraflı bilgi işleme, sınırlı akılcılık, güdümlü akıl, ahlaki esneklik, doğrulama kavramlarını tartışmaya açıyor, yalnızca doğruları dile getirmenin yeterli olmadığı post-truth çağda gerçekliği bireylerin duygusal ve ahlaki değerleriyle bağdaştırmak gerekliliğini savunuyor ve çözüm önerileri getiriyor.
Seda Demiralp, “Yorgun Zihinler, Viral Kalpler: Dijital Çağda Popülizm, Manipülasyon ve Otoriter Propaganda” başlıklı yazısında dijital çağda toplumda yaygınlaşan kutuplaşmaları, dürtüselleşen bireyin çıkmazlarını, kayıplarını sorguluyor ve “bilginin akış hızına bir türlü yetişemediğimiz, hedef ve görevlerimiz son hızla artarken bilişsel kaynaklarımızın gittikçe tükendiği bir dünyada doğal olarak kendimizi daha kaygılı ve kafası karışık” hissettiğimizi söylüyor. Geçmişte erişilmesi çok güç olan kitlelere kolaylıkla ve en ucuz şekilde yayılan otoriter, sentetik propagandanın karşısında demokrasinin geleceğini tartışıyor.
Aybüke Atalay, “İnsan ve Bot Arasında: Hesaplamalı Propaganda ve Manipülasyon” başlıklı yazısında Cambridge Analytica skandalıyla açığa çıkan manipülasyon yöntemlerini,
insan davranışlarını taklit eden sosyal botların tehlikelerini ve dijital kimliklerin akışkan sınırlarını inceliyor; bot ve insan ayrımındaki asıl sorunun ontolojik nitelikte olduğunu, insanların bot gibi davrandığı yeni çağda sosyal botları tespit etmenin güçlüğünü vurguluyor; “insan ve bot arasındaki dinamik etkileşimi derinlemesine anlamak, yalnızca demokratik süreçlerin bütünlüğünü değil, aynı zamanda dijital etkileşimlerin güvenilirliğini korumak açısından da hayati bir görev haline gelmiştir,” diyor.
Aykut Öztürk, “Ekonominin Propagandası, Propagandanın Ekonomiği” başlıklı yazısında propagandayı “vatandaşların bilişsel kapasitelerini kullanmalarına engel olarak, onların düşüncelerini belirli bir siyasi çıkar çerçevesinde değiştirmeyi güden söylemler” olarak tanımlıyor; “siyaset bilimi alanında son yıllarda yapılan çalışmalara dayanarak ekonomi propagandasının şeklini ve Türkiye’deki seçmen algısına etkisini tartışıyor”. İki argümanı var: “Birincisi, propagandanın ekonomiye dair algıyı şekillendirme gücüne sahip olduğu. İkincisi ise Türkiye’de bunun kalkınmacı bir söylem ve semboller aracılığıyla gerçekleştirildiği.” AKP’nin dünyanın en büyük havalimanını veya dördüncü en uzun açıklıklı asma köprüsünü inşa etmeyi Türkiye’nin ekonomik başarısını diğer ülkelerle kıyaslamayı sağlayan bir kestirme çıkarım aracı olarak sunmasının seçim sandığındaki başarısına katkısını inceliyor.
Tüm olumsuzluklara rağmen yeni yılın yeni umutlar getirmesi dileğiyle.
Mehmet Erte