Yazarın dil aracılığıyla atmosferi oluşturma yetkinliği de dikkat çekiyor.
Neslihan Önderoğlu’nun, 2015 yılında Notos Kitap etiketi ile çıkan öykü kitabı “Filler ve Balıklar”, ölüm, öteki halleri, öteki olanın maruz kaldığı şiddet, ilişkiler, iletişimsizlik, yok sayma mekanizmaları gibi konuların etrafında yazılmış yirmi iki öyküden oluşuyor.
Dilin olgunluğu ve farklı öykülerde kendini tekrar etmemesi dikkat çekiyor. Yazar seslendirdiği karakterin diline bürünme, hikâyenin içerisinde varlığını göstermeme konusunda oldukça başarılı. Fakat “Avcı” hikâyesindeki çocuğun, Ernie karakteri hakkındaki çıkarımlarında gerçeklik hissinin sarsıldığı, yazarın söze karıştığı seziliyor. Dil konusunda dikkatimi çeken bir başka nokta ise yazarın “Neden sonra” sözcüğünü öykülerde sıklıkla tekrar ediyor olması. Bu, bazı öykülerde ilerlerken sendeleme yaratabiliyor.
Yazarın dil aracılığıyla atmosferi oluşturma yetkinliği de dikkat çekiyor. Olay örgüsünün en sıradan olduğu öykülerde bile dilin sürüklemesiyle ilerlemek mümkün olabiliyor böylece. Diyalog oluşturma konusunda da aynı yetkinlik göze çarpıyor. Öykülerdeki diyaloglar okunurken karakterlerin gerçekliği yara almıyor aksine daha da güçleniyor.
Öykülerin nerdeyse hepsinde yer alan ölümün, kendini gösterme şekilleri de kahramanlar üzerindeki etkileri de birbirinden epey farklı. Söz gelimi açılış öyküsünde, trafik kazası sonucunda feci şekilde can veren işçiler, bir süre sonra belleklerden silinecek sayılar olarak yer alıyor. “Sert Sessizler’ ”de ölüm, hastalık ve koku üzerinden hikâye edilirken, “Üç Çeyrekte Füg Gölü’ ”nde hayvan öldürmek/et endüstrisi, “Ammo’ya Bir Tabut’ ”da ise üstü örtülen bir cinayet şeklinde kendisini gösteriyor.
Öykülerde öteki kavramı yerli yerince işleniyor. “Kara Su” ve “Bir, İki, Üç Tıp” öykülerinde, karakterler ile hemcinsleri arasındaki cinsel gerilim hissediliyor. Tıpkı “Saydam” öyküsünde yarım akıllı bir kadın karakter ve “Akvaryum’” da ise pedofili eğilim sergileyen adam üzerinden hissedildiği gibi.
Öteki olanın maruz kaldığı şiddete, bazen hayvanlar bazen toplum normlarının dışında kalanlar bazense yalnızca öyküdeki bir diğer karakterin yabancılaştığı karakterler vasıtası ile şahit oluyoruz. Burada şiddet, kimi zaman fiziksel kimi zamansa psikolojik boyutu ile verilmiş.
Kitabın sayfalarında ilerledikçe insan ilişkilerinin, iletişim ya da çoğunlukla iletişimsizliğin pek çok çeşidine de rastlıyoruz. İletişim(sizlik), ilişki durumlarını, tesadüfi olarak karşılaşan insanların arasındaki ilişkilerden, karı-koca, ana-kız, büyük-küçük, arkadaş, sevgili ilişkilerine birçok farklı kostümde görebiliyoruz.
Sona gelirken kitabın arka kapak yazısına dair bir eleştiride bulunmak istiyorum. Söz konusu yazıda yazar ve öykü kitabı hakkında yazılanlar, okurun metinle kuracağı ilişkiyi sınırlandırıyor, erken bir beklentiye ve pozitif bir önyargıya sebebiyet veriyor. Kitabı parlatmak, neticede daha fazla satılmasını sağlamak amaçlı yazılan bu tanıtım yazılarında kullanılan bazı ifadelerin abartıya kaçabildiğini, okurun özgür alanına müdahale ettiğini ve metnin, okurun zihninde yeniden yapılanabilmesini zorlaştırdığını düşünüyorum.
Yazıyı kısa ve açık bir şekilde sonuçlandırmak gerekirse “Filler ve Balıklar”, okuru mesele edindiği konular üzerine düşündürüp kendi resmine çekebilen ve dil keyfi veren öykülerden oluşan, okunmaya değer bir kitap.