Şair Hüseyin Peker, toplu şiirlerinden sonra -“Benden Sana Yamalı (2011)-”[1] peş peşe yeni eserler/yapıtlar yayınlamaya devam ediyor. Son dönem edebiyatımızın en üretken şairlerinden biri Peker. “Beni Oyuna Kaldır (2014)”, “Engel-Siz (2018)” adlı iki şiir kitabından sonra bir de “Dilsiz Tekneci (2019)” adlı öykü kitabıyla her zaman genç bir şair/yazar olarak kalmak istediğini ispatladı bizlere.
Engel-Siz, on dört şiirden oluşan bir toplam. Peker şiirinin temel özelliklerini düşündüğümüzde imge zenginliği bu kitapta da ilk bakışta kendini belli ediyor. Şairin izleklerinin peşine düşerken, yaşantıyla birlikte gelişen imge kuruluşları, Peker şiirinin karakteristik yönü olarak dikkat çekiyor. Bir şairin, şiirini oluştururken üzerinde durduğu farklı zeminler vardır elbette: gelenek, çocukluk, başka başka sanatlar ve disiplinler, mitoloji, kültür… Sanırım Peker, en çok ‘kendi’nden yola çıkmayı seçen bir şair. Yaşamdan beslenen bir şiir yazıyor Peker. Bu nedenle sahici bir şiir evreni kurmayı başarıyor. Ben’e odaklanan, ben’den dünyaya/evrene açılan bir niteliği var Hüseyin Peker şiirinin. “Şiir bir yerde her yazın eri için ‘kendiyle iç konuşmalar demeti’dir” diyen Peker[2] yalın, süssüz bir anlatımla ve içten/samimi bir şiir diliyle örüyor şiirlerini, Doğanın ve kentin içinde sızlanan, söylenen bir ruh hâli hâkim çoğu şiirine: “annemin içi rahat olsun/el feneriyle ararken geçmişimi/ilk iş bulduğum günleri, terk ettiğim okul ödevleri/anne hep kızdırdım seni, ev sattırdım/haylazlık yaptım, babamı üstüne saldım” (s. 9).
Engel-Siz’in temel izleklerin biri olan ‘ölüm’, kitabın ruhunda sürekli geziniyor. “Ah toprak gizle beni/hangimizin öldüğünü görsünler diye” (s. 12) toprağa seslenen şair, ölümü sık sık düşünüyor. Ömür defterine yazılanların tükeniş oklarını fırlatıyor zamana. İçine kapanan, yaşamın son kıyısında durup geriye bakan bir adama dönüşüyor özne. Bir ömür muhasebesi yapıyor Peker bu kitapta. Sırat’ı bir ‘dostluk köprüsü’ne dönüştürüyor. İnsanî, vicdanî olanın mirasını pay etmenin derdinde sanki: “eğer hikâyen varsa dinle beni/yoksa alın teri döken hamal mısın sen?/cömert biri sayılırım, ölüm döşeğine giderken/bollukta ve darlıkta ara beni/her şey insan içindir, unutma istersen” (s. 17).
Savaşların, açlıkların, ölümlerin, zulümlerin tarihine göndermeler yapıyor Engel-Siz. Mezar oyuğundan sesleniyor kimi zaman; kimi zaman da apartman katlarından, ölü evlerinden. Peker savaştan kaçan göçmen haberlerinden bir kare çiziyor ‘Geri Gelmez’ adlı şiirde: “denizde kurtarılan ilk ben değilim/elinde siyah poşetlerle can yeleği taşıyan/karda buzda yaşamak zorunda kalmış/üç gece çamurda yattık, bitmedi” (s. 23). Ölüm’ü yazarak kanatlandırmayı deniyor sanki Peker. Dünyanın hâline şiirle direniyor: “yani köksüz yöneticiler/bizdeki tayları yok etti, kırbaç ve kamçıların/küçük ırmaklara karıştı her biri/önce kalp diyorum, işaretim bu!” (s. 26) Bireyci değil Peker’in şiiri. Bireyden hareketle topluma/çağa seslenen bir şiir. Yaşananların bir özeti Engel-Siz. Durup dinlenmeden her şeyi yok eden iktidarların karşısına dikiliyor ve önce kalbî olanı haykırıyor: “önce kalp diyorum, susuza su veren erkenci” (s. 28).
Kitabın alttan alta ‘eril kültürün kodlarına’ itirazını duyuyoruz ‘Benim Tatilim Bugün Başladı’ adlı şiirde. Erkek egemen dünyanın yarattığı kargaşayı ‘aşk’ üzerinden okumayı seçiyor şair. ‘Erkek rollerinden’ vazgeçerek ‘çok katlı bir sevgiden’ yana tavır alıyor: “yapma depremler, benzersiz ihtilaller sıtmalı mayınlar/büyük devletlerin onuruna dönüp duran dünya/haberler başladı kapat, dizileri es geç dedirten bir hayat!/ne kaldı oysa, sevişmemiz de bir yalan, ne kaldı ortalıkta?” (s. 32).
‘Hayatı bir baş dönmesi’ olarak tanımlayan Peker’in dizeleri, ömür bakiyesinin dökümüne dönüşüyor Engel-Siz’de. Kimseye borçlu kalmamış, tertemiz bir hesap defteri bırakıyor geride. İmzasız, kefilsiz, notersiz, ipoteksiz bir sona hazırlanıyor şair: “hepsini ödedim geçmişimin, kimseye borcum yok/kalanlar rahat sayabilir kendini” (s. 38).
Yalnızlık, geçmiş, ölüm, yenilgiler, fay kırıkları Hüseyin Peker şiirinin temel izlekleridir. Şair, geçmişin bütün tortularını açıklıkla aktarıyor okura. Geriye sarılan film şeridi gibi. Peker anlatımcı-imgeci bir şiir diliyle yazıyor. Yüklendiği ağırlığı şiirle hafifletiyor. Yeryüzünden en hızlı geçen yolcu gemisi misali, alelacele söyleşiyor kendiyle. “Neyse, o!”(s. 51) diyecek kadar kararlı ve hakça. Her şeyi yaşamış bir insanın bilgelik savı.
Şairlerin ‘hikmet burcu’ndan yazdığı şiirlere bir katkıdır Engel-Siz. Kendi yaş aldıkça şiiri tersine, hep gençleşen Hüseyin Peker’in –Hüs’ün- “şiiri kutsayan biri”[3] olduğunun da kanıtıdır, nişanıdır.
[1] Hüseyin Peker, Benden Sana Yamalı ( Toplu Şiirler), Kırmızı Yayınları, İstanbul, Mayıs 2011.
[2] Beytullah Kılıç-Mustafa Dursun, “Hüseyin Peker ile Söyleşi”, Varlık, sayı 1340, Mayıs 2019, s. 103-105.
[3] Atalay Saraç, “Hüseyin Peker’e Saklı Notla r”, Sincan İstasyonu, sayı 102, Temmuz-Ağustos 2019, s. 10.