Selim İleri’yle ilk karşılaşmamı hiç unutmuyorum. Hemen seziyorsunuz: Usta yazar ve iyi bir edebiyatçı olmasının yanında, iyi de bir insan duruyordu karşımda.
Sonradan Doğan Hızlan’ı okuyacaktım: ”İyi bir edebiyatçı iyi de bir dostum olduğunda, çifte lezzeti bir arada yaşarım.” diyordu.
Geçenlerde Şimdi Seni Konuşuyorduk’u tekrar okudum. Handan İnci’nin hazırladığı kitapta birçok edebiyatçımız aynı söylemler içinde.
Benim için de Selim İleri, iyi bir insan, iyi bir edebiyatçıdır. Her yazarda bu iki vasfı bulamazsınız.
Selim İleri’yi, uzun yıllar önce, Seynan Levent’in sunduğu Akşama Doğru adlı bir televizyon programında tanımıştım ilk. Yazarın, İstanbul hakkında yazdıklarından söz ediyordu programcı. Yıl 2002 ya da 2003 olmalı. Askerden yeni gelmiştim. Seynan Levent’in programını sunuşu beni çok etkilerdi o yıllar. Yetkin İngilizce ve Fransızcasıyla çeşitli ülkelerden yabancı yazarları ağırlardı programına. Simultane çevirilerini hiç unutmam, başarılı bir televizyon programcısı nasıl olur, ilk örnek olarak imlemişimdir zihnime Seynan Levent’i. Severdim.
Ertesi gün, Kırık Deniz Kabukları’na ulaştım.
Çok zor bitirmiştim kitabı. Ama diğer okuduğum roman türlerinden farklı bir şeydi. Bunu anlamak için yıllar gerekti. Seynan Hanım, -nasıl mühürlediysem- has edebiyatın sandık odasını açmıştı bana. Ve tabii, okudukça o zengin birikimin görkemini her zaman hissettim.
O eşsiz hikâyeleriyle tanıştım. Cumartesi Yalnızlığı çıkageldi. Sonra bütün hikâye kitaplarını hatmettim Selim İleri’nin.
Sonra Her Gece Bodrum’la açılmıştı sayfa, Cem’i tanıdım, o naif, kırılgan roman karakterini… Bir Denizin Eteklerinde vedalaştım Cem ile, intiharı hâlâ içimi açıtır… Fotoğrafı Sana Gönderiyorum adlı hikâye kitabında Eski Bir Roman Kahramanı’nı arar olacaktım.
Hüzünlüydü.
Yıllar yılı birbiri ardına okunan kitaplar:
Bodrum Dörtlemesi’ndeki romanlar… Geçmiş, Bir Daha Gelmeyecek Zamanlar serisinden çıkan beş kitap… Ve tabiî, Tozlu Aşk Romanları…
Elbette İstanbul yazarlığı!
Yazarın İstanbul kitapları her zaman başucu kitaplarımdır. İstanbul’un sokaklarında dolaştığım zamanlarda, çantamda mutlaka Selim İleri’nin bir İstanbul kitabı olur: İstanbul, Hatırlalar Kolonyası, İstanbul, Seni Unutmadım, İstanbul’un Sandık Odası vesaire.
Selim İleri edebiyatı, yazar Selim İleri’yi öne çıkarmaz, tozlu raflarda unutuşa terk edilmiş kimi yazarlarımıza bir ağıttır bu edebiyat. Burada, Prf. Dr. İnci Enginün’ün bir seslenişini paylaşmak istiyorum: “Selim İleri’nin eserlerindeki şahıslar, yazarlar, göndermelerle ilgili mutlaka bir kılavuz kitabın hazırlaması gerekir.” diyordu yazar.
Görkemli!
Selim İleri’nin kitaplarını okumak, bir bakıma metinler, şahıslar, göndermeler arası bir yolculuktur.
Selim İleri, yeni bir hikâye anlayışı, yeni bir roman sunmuştur; yeni bir deneme edebiyatı yaratmıştır. Türk edebiyatına kazandırdıkları ortada.
Yeni bir teknik geliştirmiştir. Hem hikâyelerinde, hem romanlarında, hem de o eşsiz denemelerinde.
Daha çok okunmalı!