“YARIŞMALAR, ÖDÜLLER” KAFAMDA DELİ SORULAR!
Yılda kabaca ortalama 10,000 kitap (yetişkin-kurgu edebiyat) yayımlanan ülkemizde, edebiyatla haşır neşir olup da kitabını okura ulaştırabilmek önemli bir sorun. Bunca kitabın içinde görünmek, satın alınmak, okunmak, beğenilmek derken git gide daralan bir tünelde yolculuk eder yazar. İşte bu noktada yazarlar ödüllerin peşine düşer. Görünmenin en etkili yollarından biridir bu. Ama ödül kriterleri neye göre kime göre belirlenir işte orası yıllardır tartışmalı. Bu konuda yazılmış çokça yazı, eleştiri var. Meraklısı internetten bunları araştırabilir. Çoğu da istatistikleri içeren iyi yazılar. Ama gelin görün ki ne kadar yazılıp çizilse de bu kriterler pek değişmedi üstelik değişecek gibi de görünmüyor.
Diyelim ki bir öykü kitabı yayımladınız. (Romanda işiniz çok daha zor, hem ödül az hem de yayımlanan roman sayısı öyküye göre çok daha fazla.) Bolca öykü ödülü var diye boşuna sevinmeyin. Çünkü göndereceğiniz yarışmaların jüri üyeleri çoğunlukla aynı kişiler. Yani bir ödülde kitabınızı jüriye beğendiremediyseniz diğerinde beğendirme olasılığınız var mı? Üstelik bunlar yıllardır aynı kişiler! Bundan birkaç yıl sonra bir kitap daha yazdığınızda, sizin üslubunuzu beğenmeyen jüri bu kez beğenecek mi? Yılın öne çıkan kitaplarının bu ödülleri paylaşmasını da bekleyebilirsiniz iyi niyetle. Bir ödülü biri, diğerini bir başkası… Maalesef bu da pek olmuyor. Aynı yıl aynı kitabın birden fazla ödül aldığını görüyoruz. Eh jüri aşağı yukarı aynı. Ne bekleyebiliriz ki başka?
Ödülleri takip ederek yeni yazarlar keşfetmek isteyen okur gözünden bakalım bu kez. Dön dolaş aynı yazarların, zaten bilinen, satılan, öne çıkarılan isimlerini duymaktan öteye geçemiyor o da maalesef. Yıllardır tanıdığı, bildiği ve büyük ihtimalle zaten okuduğu yazarlar durmadan ödüller alıyor. Okur için sevindirici elbette ama kısır da aynı zamanda. Diğerlerini nasıl keşfedecek? Yayınevleri zaten satmasını istedikleri yazarlarını öne çıkarıyor, onlar için reklamlar veriyor, bu yazarlarını baş tacı ediyorlar. Bu şekilde para kazanıyorlar. Okur burada da tökezledi. Ana akım dışındaki yazarların reklamı da, parlak tanıtımları da yok, hele çoksatar eklerde kapak olma şansları hiç yok. Okur, satış rakamlarına bakarsa işi daha da zor. Çünkü özellikle gazetecilik geçmişi olan yazarların okur ve çevre sıkıntısı yaşamadıkları ortada. Diğerleri ilk baskıyı zor tüketirken onlar hızla baskıdan baskıya koşuyor. Okur bu karmaşada daha küçük listelere veya araştırmalara itibar edebilir elbette ama onları da bulup ulaşması mesele.
Sonuç olarak hemen hepsinde jüri başkanının aynı kişi olduğu bu ödüllerde yeni bir isimle karşılaşmak son derece güç. Öyleyse bu ödüller kime neye hizmet eder? Yazara ve okura faydası olmayan bu ödüllerden kimler nasıl faydalanır? Kafamda deli sorular!