Varlık’ın Kasım-2020 sayısı Yeni Bir Eleştiri Mümkün mü? dosya konusuyla yayımlandı. Derginin bu sayısı yine dolu içeriğiyle dikkat çekiyor.
Editörden
Kasım 2020 sayımızın dosya konusu: “Yeni Bir Eleştiri Mümkün mü?” Yazarlarımız Barış Acar, Pelin Kıvrak, Bâki Ayhan T., Gülüş G. Türkmen.
Dönem dönem “şiir öldü”, “resim öldü” dendiğini duyarız. Artık pek klişeleşen bu nidaları bir kenara bırakalım, ancak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz: çıkmaza giren şey, herhangi bir sanat alanından önce onun eleştirisidir. Eleştirinin tıkandığı yerde kitapların –satış rakamlarına rağmen– gerçekten okunduğundan, sanat yapıtlarının –dolup taşan galerilere rağmen– anlamlı bir karşılık bulduğundan bahsedemeyiz. Bir yapıt nihayetinde kendisiyle birlikte ve kendisinden önce üretilen diğer yapıtların eleştirisidir, evet, ancak onu takip eden, yorumlayan bağımsız bir tür olarak “eleştiri”nin varlığı yapıtın bu yönünü açığa çıkarır ve sanata/edebiyata yeni bir hamle yaptıracak olan başka bir şey de yoktur. “Eleştiri”nin son durumuna dair eleştirileri bu nedenle önemsiyoruz.
“Ne yazık kendini keman olarak bulan oduna,” diyordu A. Rimbaud. Barış Acar ise “Sanat Eleştirisinin Arkeolojisi” başlıklı yazısında “estetik teorisinin anlamı kendini keman olarak bulmuş bir odun ya da kendini odun olarak bulmuş bir keman olduğunuzda ne olup bittiğini kavramaktır,” diyor ve “Eleştiri Nedir?” ve “Aydınlanma Nedir?” makaleleri üzerinden Foucaultcu “eleştirel tavır”ın günümüzde öldü gözüyle bakılan sanat eleştirisine nasıl olanaklar sunabileceğine odaklanıyor. “Estetik teorisi için tarihin şu ya da bu anını, şu ya da bu sanat akımını, akademideki şu ya da bu araştırmayı, makaleyi, kavramsallaştırmayı sıfır noktası olarak görmek yönündeki yaklaşımı bir kenara bırakarak, temsilin bir sorun olarak ortaya çıkmasını kendine kerteriz alan bir perspektif” öneriyor.
“Akademik eleştiriyi yayıncılık endüstrisi ve ana akım medyadaki kültürel ve edebî eleştirilerden ayıran en önemli özellik hem okuru hem de eleştirmeni sonuçsuzluğa götüren şüphecilik döngüsüdür,” diyen Pelin Kıvrak “Post-eleştiri Çağında Karamsarlık” başlıklı yazısında son on yılda akademik çevreleri epey meşgul eden post-eleştiri akımının, neoliberal ekonomik düzene entegre olan yükseköğrenim kurumlarının talepleri doğrultusunda geliştiğini açıklıyor ama post-eleştirinin –kendi içindeki tutarsızlıklara rağmen– çağımızın entelektüel dünyasının sosyopolitik izdüşümlerini masaya yatırmak bağlamında faydalı olabilecek bir pencere olduğunu da ileri sürüyor.
Bâki Ayhan T. ise “Elbette kültürel dönüşüm zamanlarında yeni kavramlara gereksinim duyulur ve bunu yapamayan kültürler ölü yahut ölmeye aday kültürlerdir. Ne var ki her şeyi bir ‘post’a oturtmanın da kolaycılık olduğunu görmek gerekiyor,” diyor “Eleştirinin Geçerli Geçersizliği” başlıklı yazısında. Ayrıca eleştirideki sorunların –“literatüre geniş bir hâkimiyeti olmayanların tek tek nokta atışı kavram ve/veya kuramlara saplanıp kalması” şeklinde açıkladığı– “kasıtlı sınırlılık”tan kaynaklandığını, çözümün modernizmin yeni bir kavrayışından geçtiğini ileri sürüyor. Ona göre “İlk modern insan, ilk eleştiren insan”.
Gülüş G. Türkmen “Yüksek Bağlamda Eleştirmenlik” başlıklı yazısında “İyi kötü her eleştiri mantıkçılar tarafından bir üst-dil olarak tanımlanır ve bu üst-dil, dünyanın hiçbir yerinde kolay karşılanan bir yazın türü değildir,” diyor. Edward Hall’un temel iletişim farklılıklarını açıklamak için kullandığı “yüksek bağlam” ve “düşük bağlam” kavramlarını eleştirinin vardığı noktayı yorumlarken kullanan Türkmen’in ilginç soruları var: “Eleştirmenlik tek seçenek olmayabilir mi? Bu ekosistemin düşük bağlamlı kültürün ürettiği eleştirmenlere gerçekten ihtiyacı var mı? Yoksa, gelişmeyi teşvik edecek farklı yapılar kurmak mümkün mü?”
Mehmet Erte
DOSYA: “Yeni Bir Eleştiri Mümkün mü?” – Barış Acar, Pelin Kıvrak, Bâki Ayhan T., Gülüş G. Türkmen
EDEBİYAT GÜNDEMİ
2020 Nobel Edebiyat Ödülü
“Louise Glück: Beklentilerin uzağında, şiirin merkezinde”
Şiir çevirileri ve yazı: Gökçenur Ç.
Wilbert Cornelissen’ın ardından
Yazılar: Haydar Ergülen, Marjan Broers
Şiir çevirileri: Armağan Ekici
YAZI: Deneysel Müzik: Başar Ünder ile Söyleşi (Müge Turan) – Geleneği Sürdürürken Aşmak: Faruk Duman’ın “Sus Barbatus”u Üzerine (Erendiz Atasü) – Kısa Filmin Uzun Sözü: Ceylan Özgün Özçelik’le Söyleşi (İrem Kargıoğlu) – Soğuk ve Abbas Sayar (Sina Akyol) – Türk Sinemasının 106. Yılında Safa Önal ile Söyleşi (Burak Süme) – Edebiyat Gerçekten Kötü Bir Şaka mı? (Raşel Rakella Asal) – Tekerrür (Kader Genç) – Alpay Aksayar’da Gerçeküstü Sızıntılar: “Onlar” (Yalın Alpay) – Melike Öztürk’ün “365 Karış”ı ya da Vazo Günlüğü (Emre Dirim) – Şiir ve Acı Çekmenin Korkunç Güzelliği (Paul-Henri Campbell) – Nesnelerin Dili (İlyas Tunç) – Salih Bolat’ın Şiir Sanatı Üzerine (Ümit Yıldırım) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)
ŞİİR: Harun Atak, Serap Aslı Araklı, Emrullah Alp, Hüseyin Akcan, Hakan Temiz, Sertaç Çıralı, Bilge Miray Aslan, Sercan Dinç
ÖYKÜ: Gökhan Yılmaz, Aslı Ilgın Kopuz, Alkım Doğan
DESEN: Özge Ekmekçioğlu
VARLIK KİTAPLIĞI: Metin Cengiz’le “Hayat Bir Düş” Üzerine Söyleşi (Nermin Ketenci) – Suzan Nana Tarablus’la “Bir Sabah Galata’da Uyandım” Üzerine Söyleşi (Atalay Saraç) – “Yakınlık Korkusu” – Neslihan Önderoğlu (Şeref Bilsel) – “Aynada Yürüyen Sesler” – Mehmet Özkan Şüküran (Hüseyin Peker) – “Herkes İyi mi?” – Mehmet Öztek (Orhan Emre) – “Ausgang” – Serkan Türk (Nilüfer Altunkaya) – Can Kantarcı ile “Tepemizdeki Gölge” Üzerine Söyleşi (Nergis Abıyeva) – “Proust Bir Sinirbilimciydi” – Jonah Lehrer (Bülent Avcı) – “4. Endüstriyel Devrim ve Mimarlık” – Raşit Gökçeli (Hikmet Temel Akarsu) – Şiir Günlüğü (Gültekin Emre) – Küresel Haberler (Zeynep Şen)
Edebiyattan resme, sinemadan sanat tarihine, çağdaş sanata, felsefeye geniş bir alanda yazılar, söyleşiler yayımlayan Varlık bu ay da Deneysel Müzik, Kısa Filmin Uzun Sözü, Yeni Şiirler / Öyküler Arasında, Şiir Günlüğü, Küresel Haberler köşeleri ve son çıkan kitapların tanıtıldığı Varlık Kitaplığı bölümüyle okurlarıyla buluşuyor.