Tayfun Pirselimoğlu
İletişim Yayınları
Cerrah, birini çözmeye çalışırken bir diğerinin karşımıza çıktığı düğümlerden oluşan, hiçbir şeye şaşırmıyor oluşumuza “şaşırtan” bir roman…
Tayfun Pirselimoğlu bu sefer tuhaf mı tuhaf bir İstanbul gecesinde, devlet adına yüz değiştirme ameliyatları yapan Tarık Kara’nın, içinde derin devletin karanlık suretlerinin dolaştığı hikâyesini anlatıyor. Bu hikâyeye eşlik eden bir maymun ve bir kaplan da var üstelik!
Birgün Yangın Aslanoğlu
Hece Yayınları
Birgül Yangın Aslanoğlu, ikinci öykü kitabı Gün Dönende ile yazın serüvenine yeni bir soluk getiriyor. Tesadüf ile tevafuk arasındaki ince çizgide seyreden öyküler, uç uca eklenerek birbirini tamamlarken novellaya göz kırpan bir süreklilik arz ediyor. İnsandan insana mesafelerin bazen açılıp bazen çarpıcı şekilde kapandığı öykülerin sonunda kurgusal döngü tamamlanmış olmakla kalmıyor, birbirinden farklı dünyalara ve ilgilere sahip karakterlerin kesişen kaderleri, büyük insanlık hikâyemizi, o hikâyenin içindeki görünmez etkileşimleri ve ruhsal akrabalıkları inceden inceye selamlıyor.
Çoktandır Söylenmemiş
Adalet Temürtürkan
H2o
İnsan insana düş kurmayı, düş görmeyi bile zehir edebilir eşi ya da çocuğu olsa bile.
Eğlenmeyi; tekdüze bir köy yaşantısında, kasaba sıkıntısında bir gedik açmayı çok görebilir ana babası bile olsa.
Düşünmesini, düşündüklerini eylemek için harekete geçmesini, kendi kaderini belirlemek istemesini, siyaset yapmasını suç görebilir dostu, hemşerisi, yurttaşı olsa bile.
Geleneklere, göreneklere yaslanarak bir çiçek gibi açmayı, gelin olmayı çok görebilir.
İpsiz sapsız birinin iftirasıyla, yanaşmasıyla sürgüne de gönderebilir, ölüme de insan; insanı.
Bir başkası babasını bile arından öldürebilir herkesin gözü önünde.
Bir çocuğun ölüsünü kaybedebilir, hayat arkadaşını başkasına yeğleyebilir, kıskançlıktan deliye dönebilir, deliye döndürebilir.
İnsan insanı yaftalayabilir, yargılayabilir, suçlayabilir, malını çalabilir, canını alabilir.
Sartre’ın dediği gibi “cehennem diğer insanlardır.”
1959’dan Günümüze Yusuf Atılgan Üzerine Yazılar
Can Yayınları
Yusuf Atılgan, 68 yıllık ömründe dört kitap yayımladı – Aylak Adam 1959’da, Bodur Minareden Öte 1960’ta, Anayurt Oteli 1973’te, çocuklar için yazdığı Ekmek Elden Süt Memeden 1981’de basıldı; ölümünden sonra öyküleri tek bir ciltte toplandı, tamamlayamadığı romanıysa Canistan adıyla çıktı. Can Yayınları Atılgan’ın bütün yapıtlarını 2017’de okurlara sundu, 2018’deyse yazarın kitaplarına girmemiş yazılarını, şiirlerini, söyleşilerini ve çevirilerini Siz Rahat Yaşayasınız Diye adlı kitapta bir araya getirdi.
Hüseyin Peker
Everest Yayınları
“Yaşantımın çoğunu göğe saçtım ben, kül eyledim, buhar oldu çoğunca.”
İlk şiirinin Soyut, ilk öyküsünün Yordam dergisinde yayımlandığı 1965 yılından beri Hüseyin Peker, şiirle düzyazıyı kol kola sürdürmeyi başarmış bir yazar. Yıllar sonra tüm öyküleri bir arada. 60 kuşağı şairlerinden Hüseyin Peker’in bugünün okurlarına öyküyle merhabası: Rüzgârlı Ceket. İnsanın üstündeki o parıltılı örtüyü sıyırıyor, sokağın renkli ışıklarını söndürüyor; aşkı gizemden, tutkuyu olağan olandan kurtarıyor ve en yalın, en gerçek haliyle sunuyor onları. Peker’in öykü kişileri karanlık, uzun, çiçeksiz ve herkesin bildiği bir yolu, yaşamı yürüyor.
Tomasz Jedrowski
İthaki Yayınları
Polonya’dan Almanya’ya göçmüş bir aileden gelen Tomasz Jedrowski, Cambridge mezunu ve 2021’de Polari İlk Roman Ödülü adayı olan
Karanlıkta Yüzmek ile saklı ilişkilerin içyüzlerini tüm insani ve dramatik yönleriyle ortaya koyarak James Baldwin, Alan Hollinghurst ve André Aciman gibi ustalara hızla yaklaşıyor.
1980’lerde rejimin sarsıldığı dönemde Polonya’da, bir yaz gençlik kampında tanışan biri muhafazakâr biri de sosyalist iki delikanlı, ortak tutkuları olan yüzmek ve James Baldwin’in Giovanni’nin Odası romanı üzerinden kendilerini, güzelliklerle ve doğayla çevrili bir ilişkiye kaptırırlar. Her biri apayrı çevrelerdeki gündelik yaşamlarına dönecekleri Varşova’daysa, ülke idaresi artan ekonomik güçlükler ve yükselen protesto hareketleriyle çözülürken, biri partinin siyasi kademelerinde ötekisi kendisini adadığı toplumsal kavgada zıt kutuplara sürüklendikçe, aralarındaki tutkulu dostluk çetin sınavlardan geçecektir.
Bu kitapta yaşanmayan hiçbir şey yok. Öykülerin tamamı, çatıyı didikleyen kuşların gagaları, içinden geçince aslında bir pamuk topu olmadığı anlaşılan bulutlar, bu öykülerin gerçeklikten uzak birer hayal olduklarını söyleyen üzeri yaldızlı, koyu mor pelerinli, uzun saçlı, gözlüklü adamın yüksek sesi kadar gerçek. Her biri rüya gibi geliyor belki kulağa ama bunun ne önemi var.
Edebiyatımızda nedense uzak durulan gotik unsurlarla beslediği, ellerle, parmaklarla birbirine dolanan Mezarlık Meyvesi, Ayşenur Kara Subaşı’nın uzun bir yol yürüyeceği yazın serüvenin ilk kavşağı. Uzun yıllardır çalışıldığı belli olan, ürpertici hikayelerin anlam dünyası olgun, yeşertilen bir Türkçeyle yazılmış. Zihnin, içindeki düşlerin taş kadar sert, ateş kadar yakıcı olduğuna inananlara adanmış anlatılanların tamamı. Kitabın yazarı omzunda usta anlatıcıların gölgesini taşıyor.
Meral Çiçeklidal
Everest Yayınları
“Biz gücümüzü yalnızlığımıza borçluyuz.”
Yer aldığı dergilerden ve seçkilerden tanıdığımız Meral Çiçeklidal, Küçücük Söylüyorum’da sert gerçekliği ve yumuşak dili dengeleyerek güçlü bir ilk öykü kitabına imza atıyor. Okuruna bir kaleydoskobun merceğinden gösterdiği çocukluk ve büyüme sancısı, yalnızlık çeşitleri, ölümler ve ayrılıklar, küçücük haykırılan acılar nesnelerle cisimleşiyor; kimi zaman bisküvili lokum, kimi zaman kıymalı yumurta, kimi zaman hacı dürbünü temsil ediyor umutlu bekleyişleri.
Çocuklukta, ilkgençlikte, gençlikte ve yaşlılığa kadar birçok şeyle yoğrulur insan. Ben zamansız ölülerle yoğruldum. Tepeden tırnağa kimsesiz ölümler yükleniyor omzuma. Ben, işi olmayan, hızını sapıtan, durmadan akan, koşan, yorulan, can çekişen saniye çubuğuyum.
Kırlangıç Uykusu
Arzu Alkan Ateş
Mahal Edebiyat
Arzu Alkan Ateş’in zamansız ve dokunaklı bu metninde gözlem gücünün keskinliği ve dildeki şiirsellik hemen öne çıkıyor. Yüreğindeki karanlıkla kaybolmuş Meneviş’i, ona yolu bulduracak Behçet Doktoru, Yalaz Bey’in Konağının sakinlerini, Yaprakzadelerin Hilmi’sini bir yandan tanırken duyulmayan ve görülmeyen acıların insanı sürüklediği yeri metaforlarla derinleştirip zihinlere kazıyor. Kırlangıç Uykusu capcanlı anlatımıyla tekrar tekrar okunacak konuşkan bir roman.
Saliha Nilüfer
Resimleyen: Özge Alphan
Günışığı Yayınları
Çocuk kitaplarıyla sevilen çevirmen Saliha Nilüfer, yaşamın doğal parçası olan eşyaları neşeli bir kurguyla dillendiriyor. Satın aldıklarımızın çevreye etkilerini ve tüketim çılgınlığını mizahi bir anlatımla düşündürüyor. Doğaya uyumlu üretim önerileri de sunan roman, yaratıcılığa, paylaşmaya ve geleceği aydınlatacak parlak fikirler bulmaya özendiriyor.
O sabah Dertsiz Şehri’nin dolaplarındaki tüm giysiler kaybolmuştur. Huzurlu yaşamaya alışmış halk, ne giyeceğini şaşırınca, büyük bir karmaşa kopar. Yöneticiler hemen, İki Gözüm Bizde Çözüm Şirketi’nde çalışan ünlü sorun çözücü Lacivert Nerdomert’i göreve çağırır. Cin fikirli kardeşler Fikriye Çitilembik ve Zeki Zıpırfikir de, halaları Gül Külyutmaz’la birlikte ona katılırlar. Eski günleri özleyen, başka mobilyalara öykünen geveze dolapların asıl derdini bulmak, tahmin etmedikleri bir maceraya dönüşecektir…