Geçtiğimiz ay Erzurum Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Hiç Kimsenin Öyküsü” (Baki Erdi Mamikoğlu) adlı tiyatro oyununun prömiyerindeydim (22.12.22).
Tiyatro ve sinemada Anton Çehov’un “İlk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır. Eğer patlamayacaksa o tüfek orada asılı olmamalıdır.” cümlelerine dayandırılan ‘Çehov’un Silahı’ adında bir kural vardır. Tek perdelik bu oyunun başlarında sahnede beliren iki silah, bana doğrudan Çehov’un kuralını çağrıştırırken, aynı zamanda sabrın kronometresini kurdurttu. Devamında içinde heyecanımın yer aldığı kum saati doldu ve birinci adam’ın olmasa da ikinci adam’ın silahı defalarca patladı.
Şüphe yok ki Çehov, silahı söz konusu cümlelerinde sembolik olarak kullanır. Burada esas olan nesne/objedir. Oyunda görülen akordeon da bu bağlamda anılması gereken bir çağrışım nesnesidir.
Sonuç itibarıyla, oyuncu kadrosunun dar, sahnenin az olduğu oyunlar seyircinin ilgisini canlı tutmak bakımından bünyesinde biraz risk barındırır; ANCAK, “Hiç Kimsenin Öyküsü”, gerek vakası, temi ve mesajları/göndermeleriyle gerekse I. Adam’ı canlandıran Levent Aras ve II. Adam’ı canlandıran Cengiz Toraman’ın oyunculuklarıyla; devamında, oyunun arka planında emek verenlerin iş-severlikleriyle kusursuz ve haz uyandırıcıydı.
Oyunun turne takvimini takip etmenizi tavsiye ederim…