5 Kasım 2022 tarihinde Korkuyu Beklerken adlı oyunu izledik. Öncelikle emeğe saygıya binaen oyunu yöneten ve oynayan Doğukan Uludağ’ı tebrik ederim. Oyunculuğu ve sahne performansı kusursuz idi.
Ancak bu oyunla ilgili bazı eleştirilerim var:
1- En önemlisi, bu oyun, Oğuz Atay’ın hikâye kitabına da adını veren “Korkuyu Beklerken” adlı hikâyesinden uyarlanmış. Ancak ortaya -hikâyeden yapılan bazı alıntıları saymazsak- Oğuz Atay’ın metninden çok başka, çok ayrı bir metin çıkmış. Elbette hikâye türündeki bir metni piyese uyarlarken birtakım değişiklikler yapılabilir. Fakat burada yapılan değişiklik ve eklemeler, söz konusu “birtakım”ı fazlasıyla aşmış. Dolayısıyla esinlenilen yazar Oğuz Atay, esinlenilen metin “Korkuyu Beklerken” olduğu belirtilerek, bu oyun başka bir adla bile sahneye konabilirmiş. Nitekim ben de dâhil gelen bütün izleyiciler, Oğuz Atay ismi için ve büyük bir beklentiye kapılarak gelmekteler. Yapılan eklemeler, metni başka bir metin hâline getirmiş, diyebilirim. Özellikle ikinci perde’nin metinle hiç ama hiç alakası yok (Hala/teyze ziyaretleri, kız isteme, evlenme vs.)
2- Dekor beni tatmin etmedi. Bir masa, bir sandalye ve arkaya asılan kâğıtlar… Ben kasvetli ve bungun bir ev içini yansıtacak daha kalabalık bir dekor beklerdim. Nitekim hikâyeden alımladığım böyle bir atmosfer ve böyle bir mekân.
4- Meddahlık… Bu bir meddah oyunu değil. Metinde zaten birkaç kişiyi saymazsak pek figüran yok. Ancak sahnedeki oyuncu; figüranları şapka, fular, baret gibi aksesuarların yardımıyla, bazen de ses taklidiyle canlandırmaya çalışıyor. Bu meddahlık geleneğine has bir teknik. Modern bir tiyatro oyununda ben daha profesyonel bir yaklaşım beklerdim. Postacının, inşaat işçisinin, bakkal çırağının sahnede belirmesi oyunu daha hareketli kılabilirdi.
5- Bana göre bu hikâye sahneye uyarlanırken eklemeler yapılacaksa, Oğuz Atay’ın diğer metinlerinden (Tutunamayanlar, bilhassa Tehlikeli Oyunlar) destek alınmalıydı. Zira bu hikâyenin başkişisi, biraz Turgut Özben, biraz Selim Işık, biraz da Hikmet Benol; yani tutunamayanlardan biri.
Sonuç olarak Oğuz Atay metinlerini eksiksiz okuyan bir yeni Türk edebiyatı araştırmacısı ve imkânları ölçütünde denk geldiği hiçbir oyunu kaçırmayan bir tiyatro-sever olarak “Korkuyu Beklerken” adlı oyun beni hayal kırıklığına uğrattı. Şüphesiz emeğe saygı esas, ama bu saygı Oğuz Atay’ı da ıskalamamalı…