“Nâzım Hikmet Ran Türk şiir dünyasına yeni bir ses duyuran şairdir…Başta İstanbul olmak üzere bir kısım Türk yurtlarının işgal altında bulunduğu yıllarda…ekseriya aşk şiirlerini söyleyen öteki gençlerden ayrılarak, fikir ve cemiyet şiirleri yazmıştır.” (s. 415 )
Nihat Sami Banarlı/Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
Kitap; “Şair Nâzım Hikmet “, Tabu ve Efsane “, “Senarist ve Oyun Yazarı” başlıklı bölümlerden oluşuyor. Ataol Behramoğlu; kitaptaki yazılarıyla Nâzım Hikmet’ e ilişkin bilinmeyenleri, şair hakkında yanlış bilinenleri büyük bir ustalıkla ifade ediyor.
Behramoğlu; kitabındaki,”Nâzım Hikmet’in İlk Şiirlerinde Biçim Özellikleri ve Özgür Koşuğa Geçiş” başlıklı yazısında, Nazım Hikmet’in serbest şiire yönelmesinde düşünüldüğü gibi sadece Fütürizm’ in ve Şair Mayakovski’ nin etkili olmadığını, aksine Nazım Hikmet’ in Anadolu’ dan ayrılmadan, Mayakovski’ yi ve şiirini tanımadan önce de serbest şiire ilişkin arayışlar içinde olduğunu ifade ederek pek çok eserde yer alan yanlış bir kanıyı gözler önüne seriyor.
Nâzım Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı” ve “Şeyh Bedreddin Destanı” adlı eserleriyle en sevdiği dört şairden biri olan Puşkin’ in “Poltava” adlı eserinin kimi bölümleri arasındaki tema ve betim yakınlıklarından bahseden Ataol Behramoğlu, Nâzım’ ın Puşkin’ i bu yapıtlar öncesinde incelemiş ve ondan etkilenmiş olabileceğine ilişkin düşüncesini de dile getiriyor kitaptaki “Aleksandr Puşkin ve Nâzım Hikmet” başlıklı yazısında.
Behramoğlu, kitabında Nazım Hikmet’in “Saman Sarısı” adlı şiirini mekân ve zaman açısından incelediği bir yazısına ve “Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları” başlığı ile yazılan üç şiirinden sonuncusunu incelediği “Nazım Hikmet’in Pazar Şiiri” başlıklı yazıya da yer veriyor.
Kitabında, A. Fevralski’nin Nâzım Hikmet’le Mayakovski üzerine yaptığı söyleşinin çevirisine, Nâzım Hikmet ve Yannis Ritsos’ la birlikte gerçekleştirdiği söyleşiye ve Pablo Neruda’ nın “Nazım’a Bir Güz Çelengi” şiirine de yer veren Behramoğlu, Nâzım Hikmet’in şair ve yazar dostlarıyla ilişkilerini de gözler önüne seriyor.
Behramoğlu, “Tabu ve Efsane” başlıklı bölümde, Nâzım Hikmet’le ilgili anmalarda, sempozyumlarda, toplantılarda Nâzım Hikmet’ in farklı yönlerine ilişkin yaptığı konuşmalara ve Nâzım Hikmet’ e ilişkin yazdığı yazılara; “Senarist ve Oyun Yazarı” başlıklı bölümde, Nâzım Hikmet’ in senaryoları ve tiyatro oyunlarına ilişkin yazdığı yazılara, dostu A. Fedeyev’in Nâzım Hikmet’e yazdığı mektuba, şair dostu Lazslo Benjamin’in Nâzım Hikmet’e başlıklı şiirine yer veriyor.
“…Mektup, genellikle, onu yazanın kişiliğinin en çok belirdiği bir yazı türüdür. Bir insanın üslubu, en yapmacıksız biçimiyle, yazdığı mektupta ortaya çıkar. Özentiler, yapmacık sözler, mektupta sırıtır. Mektuplarda esas olan, içtenlik, düşündüklerimizi olduğu gibi yazmaktır. Bu bakımdan yazarların, sanatçıların iç dünyalarını daha iyi anlamak bakımından da, mektupların edebiyat araştırmacılığında önemli bir yeri vardır…” (s.127 )
Nâzım Hikmet’ in Mektupları
Nâzım Hikmet’e
…
Her şeyini veren ve vermekte olan.
Hayranlık dolu gezgin, insanlık ve
insan aşkına müptelâ
Sevdiğin o toprak, seni bağrına basmak için
Gelip isteyecek kemiklerini bir gün
Yazık ki gecikmiş olarak;
– Gelecek o gün, çünkü kuraldır bu
Bir acı avuntu da olsa –
Ve coşkun söylevler, gözyaşları
Ve halkın, ellerinde çiçeklerle
Bekleyecek seni sevgili yurdunda…
Lazslo Benjamin
Ataol Behramoğlu’ nun Dünya Şairi Nâzım Hikmet’ i her yönüyle ele aldığı bu kapsamlı çalışmasını, şiirimizin devrimci şairini daha iyi anlamak ve tanımak adına okumanızı öneriyorum.
Ataol Behramoğlu, Nâzım Hikmet “Tabu ve Efsane” Tekin Yayınevi, Eylül 2012, İstanbul.