Sunay Akın’ın neredeyse bütün kitaplarını, Evrensel gazetesinde ve daha sonra Milliyet gazetesinde yer alan “Veşaire…Veşaire…” adlı köşesindeki yazılarından beri okuyorum. Bir gösterisini izleme ve kendisiyle tanışma şansına da eriştiğim Sunay Akın, iğneyle kuyu kazarak tarihin tozlu sayfalarından bulup derlediği ilginç, güzel bilgileri; bu toprakların tarihi, sanatsal, kültürel değerlerini belge ve fotoğraflar eşliğinde şiirsel bir dille gözler önüne seriyor.
Her eserini büyük bir keyifle okuduğum Sunay Akın’ın “Kalede 1 Başına” adlı eseri de yazarın kendine özgü, ustaca üslubuyla ülkemizin ve dünyanın yakın tarihine ışık tutan, okuru pek çok konuda aydınlatan harika bir eser.
Her kitabında, öykülerini bir konu ekseninde oluşturan ve ele aldığı konuyu “sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik, edebi, felsefi, tarihi” yönleriyle başarılı bir şekilde irdeleyen Sunay Akın, “Kalede 1 Başına” adlı eserini futbol konusu üzerinden şekillendiriyor. Zamanında kendisi de “Hasköy Spor Kulübü” nün futbol takımında kalecilik yaptığı için, ülkemizin ve dünyanın yakın tarihini, yabancısı olmadığı kaleciler ve kalecilik üzerinden anlatıyor.
Başarılarıyla, başardıklarıyla, eserleriyle yakın tarihimizde yer etmiş, ülkemizden ve dünyadan pek çok sanatçıya, sporcuya, siyasetçiye, bilim insanına ve daha pek çok kişiye rastlıyoruz Sunay Akın’ın kitabında. Kitapta anlatılan öykülerde, herkesçe bilinen ve tanınan bu kişilerin yolları bir şekilde futbolla, sporla, kalecilikle/kalecilerle kesişiyor.
Sunay Akın, ilk olarak kendi kaleciliğinden ve ilk kaleci kazağını nasıl yaptığından bahsederek başlıyor öykülerini anlatmaya. Sunay Akın’ın kalecilik kariyerinin; çocukluğunda, Yeşilköy’ deki mahallelerinde arkadaşlarıyla futbol oynarken kimsenin kaleci olmak istememesi üzerine, kaleci seçimini mahalle sakinlerinden Fenerbahçe’nin efsane futbolcusu Lefter’in yapmasıyla başladığını öğreniyoruz. Sırası geldiğinde kaleye geçen Sunay Akın, Lefter’in kaleye şutladığı topu uçarak tokatlayıp kaleden uzaklaştırmasının ardından takımın kalecisi olur. Böylece, Sunay Akın’ın kalecilik kariyeri de başlamış olur. Oğluyla arkadaşlarının futbol takımı kurduklarını Lefter Küçükantonyandis’ ten öğrenen Sunay Akın’ın babası, “Formalar benden.” diyerek bir akşam eve elinde iki büyük paketle gelir. Yazar ve abisinin Trabzonlu olmaları nedeniyle ısrarla bordo-mavi forma istemelerine rağmen sarı-lacivert formalar alan babaları çocuklarına, “Oğlum sizin takımda Lefter var. Onun farklı renkte forma giymesi yakışık almaz.”(s.3) diyerek açıklar sarı-lacivert forma alma sebebini. Ardından, babasının aldığı formalar arasında kaleci kazağı olmaması nedeniyle kendi formasını nasıl yaptığını anlatır Sunay Akın:
“Babamın aldığı formalar arasında kaleci kazağı yoktu. Ben de kendi formamı kendim yapmaya karar verdim. Bir fanilamın arkasına ispirtolu kalemle ‘1’ ve önüne de nedendir bilmem, İngiliz takımı” Stoke City” nin adını yazdım. İlk kaleci kazağıma ise iki yıl sonra kavuşacaktım.”(s.3)
Yazarın kitapta anlattığı hikayelerin yolu; Mustafa Kemal Atatürk, Sunay Akın, Lefter Küçükantonyandis, İsmet İnönü, Vecihi Hürkuş, Saffet Arıkan , Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Aziz Sancar, Turgay Şeren, Turgut Özakman, Yaşar Kemal, Abidin Dino, Arif Dino, Orhan Veli, Sabri Dino, Cemal Süreya, Rıfat Ilgaz, Müjdat Gezen, Haldun Taner, Orhan Kemal, Halit Kıvanç, Şükran Kurdakul, Adnan Özyalçıner, Mehmet Seyda, Kemal Sunal, Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Zeki Alasya, Engin Günaydın, Aydemir Akbaş, Engin Cezzar, Varol Ürkmez, Abdi İpekçi, Turhan Selçuk, Aziz Nesin, Yusuf Ziya Ortaç, Nazım Hikmet, Resneli Niyazi, Terzi Fikri, Sadi İkiz, Fecri Ebcioğlu, Ahmet Say, Deniz Gezmiş, Fazıl Say, Can Ersal, Zülfü Livaneli, Albert Camus, Luciano Pavarotti, Adnan Menderes, Celal Bayar, Şenol Güneş, William H.Foulke, Çaykovski, Nikolay Truseviç, Victor Jara, Can Yücel, Amadeo Carrizo, John Thomson, Mert Sandalcı, Fevzi Serban, İmparator Meiji, Paul Gaugin, Vincent Van Gogh, Kaptan Ali Bey, Ertuğrul Fırkateyni mürettebatı, Miguel De Cervantes, Don Kişot, Ernesto Che Guevara, Selim Sabit Efendi, Mustafa Güzelgöz, Namık Kemal, Ahmet Aslan, Marcel Proust ve daha pek çok isimle kesişiyor ve Sunay Akın’ın bütün öykülerinde olduğu gibi, her öykü başka bir öyküye kapı aralıyor.
Sunay Akın’ın “Kalede 1 Başına “ adlı kitabındaki öyküleri okurken Türkiye’nin ve dünyanın yakın tarihine ve geçmişe ilişkin bilmediğim pek çok bilgiyi; gözden kaçmış, tarihin tozlu sayfaları arasında kalmış pek çok ayrıntıyı öğrenme şansına eriştim.
Sunay Akın; kitabındaki “Kaleciye Yapılan Faul” başlıklı bölümde, sosyal medyada ve bazı yayınlarda kendisine atılan iftiraları, eserlerinde yer alan bilgilerin asılsız olduğuna dair asılsız iddiaları belge ve bilgilere dayandırarak çürütüyor. Yazar, kendisine yapılan bu saygısızlıkları nahif bir şekilde, engin bilgisinin verdiği olgunluk ve sabırla cevaplıyor. Ortaya koyduğu eserlerin tesadüfen, özensizce yazılmış eserler olmayıp bin bir emekle, sabırla, bilgiyle, kanıta ve belgeye dayalı derin araştırmalarla yazılmış eserler olduğunu bir kez daha ifade ediyor. Yazısının sonunda biraz kırgın ama kendisinden ve eserlerinden oldukça emin şu açıklamayı yapıyor Sunay Akın, iftiralarıyla kendisini karalamaya, yıpratmaya, küçümsemeye çalışanlara:
“Bu nedenle diyorum ki, kalecileri yazarlardan daha çok seviyorum. Çünkü bir kaleci, rakip takımın kalecisi hatalı bir gol yerse, takımı gol attığı için önce sevinir. Ancak buruk bir sevinçtir bu. Karşı kaledeki arkadaşına tribündeki seyirciler gülerken, alay ederken, o üzgündür. Maç bitince onun yanına gider, teselli eder, moral verir. Kalecilerde var olan bu dayanışma yazarlar arasında yoktur!
Kalemi elimden bırakıyor, sırtında kaleci kazağı, kaleme geçiyorum…” (s.174)
Engin bilgi birikimine sahip modern zaman meddahı Şair, Yazar Sunay Akın’ın “Kalede 1 Başına” adlı kitabındaki her biri birbirinden güzel, incelikle yazılmış zarif öykülerini okumanızı içtenlikle tavsiye ediyorum. İyi ki varsın, iyi ki yeni yeni eserler yazmaya devam ediyorsun edebiyatımızın emektar kalecisi, ülkemizin hissi senetlerinin teminatı Sunay Akın. Bu ülkenin senin gibi onurlu, bilgili, vatansever, bilinçli insanlara; şair ve yazarlara çok ihtiyacı var.
Sunay Akın, Kalede 1 Başına, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Kasım, 2018, İstanbul