“Karganı Bağışla”, Sait Faik Müzesi Arşivi’ nde bulunan mektuplar ve kartlarla oluşturulmuş bir kitap. Mektuplar ve kartlar, Osmanlıcadan Latin alfabesine aktarıldıktan sonra, “Sait Faik’in Yazdığı Mektuplar ve Kartlar ” ve “Sait Faik’e Gönderilen Mektuplar, Kartlar ve Davetiyeler” başlıkları altında iki ana bölüme ayrılmış.
“Sait Faik’in Yazdığı Mektuplar ve Kartlar ” başlığı altında; yazarın Şubat 1930 ile Nisan 1951 tarihleri arasında yazdığı mektuplar ve kartlar, tarih sırasıyla bir araya getirilmiş. Sait Faik’in yazdığı tarihsiz mektuplar ve kartlar, hayatıyla ilişkilendirilerek tarih sırasına konulmuş. Yazarın yazıp göndermediği ya da taslak halindeki mektup ve kartları da bu bölümün sonuna yerleştirilmiş. “Sait Faik’e Gönderilen Mektuplar, Kartlar ve Davetiyeler ” başlığı altında ise, Ocak 1938 ile Nisan 1954 tarihleri arasında yazara gönderilen mektuplar, kartlar ve davetiyeler bir araya getirilmiş.
Sait Faik’in gönderdiği ve kendisine gelen mektuplar, kartlar sayesinde, yazarın sosyal yaşamı, kişisel özellikleri, duyarlı olduğu konular; yazarlığı, sanatçı duyarlılığı ile ilgili pek çok bilgiye, detaya ulaşma şansına erişiyoruz. Yine bu mektup ve kartlar sayesinde, yazarın yaşadığı dönemin zihniyeti hakkında fikir sahibi oluyoruz.
Kitabın ilk bölümünde, Sait Faik’in yurt dışı eğitimi sürecinde, Grenoble’ den, Paris’ten babası Mehmet Faik Bey’e, amcası Ahmet Faik Bey’ e ve annesi Makbule Hanım’a gönderdiği, yazarın iyi olduğunu, kendisine gönderilen paraları aldığını belirttiği ya da büyüklerinin bayramını kutladığı tebrik kartları, mektuplar yer alıyor.
Yazar, dergilerinde yazmasını isteyen “ Mülkiye Dergisi” nin genç yazarlarına, hakkında asılsız iddialarda bulunup eserinde yazara ilişkin yanlış bilgiler veren Reşat Ekrem Koçu’ ya cevap mektubu yazıyor. Sait Faik, Şevket Rado’ya yazdığı mektupta, Rado’ nun şiir yazmayı ve şair yanını ihmâl etmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Kendisine mektup yazıp hikâyelerini öven bir okura yazdığı cevapta, yazarlığına ve eserlerine ilişkin yaptığı açıklamalara aşağıdaki ifadeleri de ekliyor:
” Hikâyelerimde şiir kokusu var diyorsunuz. Bir iki tane de şiir yazdım. İçinde hikâye kokuları var dediler. Demek ki ben ne bir hikâyeciyim ne de bir şair. İkisi ortası acayip bir şey. Ne yapalım beni de böyle kabul edin.” (s. 97)
“İstanbul’da bir evim var, bir anam var, babadan kalma bir gelir var. Anam bana muhtaç değil. Ben onun evinde konaklayıp yan gelirim. Kalemimle geçinmeye kalkalı beri cebimde hiçbir zaman 30 liradan fazla görmeyeli seneler var.” (s. 97)
“Ben insanları tek cephelerinden göremiyorum. Bence insanın yaptığı şu vakanın veya bu vakanın ehemmiyeti vardır. Ama daha çok insanın kendisi beni ilgilendiriyor. Hareketi, konuşuşu, düşünüşü, yürüyüşü, hatta vaka sezgisiyle insanın kendisi, yaşayışındaki şu veya bu olayın büyük ehemmiyetini inkâr etmemekle beraber bence bu olayın fazla bir kıymeti yok.”
( s. 98 )
Sait Faik; “ Yeditepe ” dergisine bir mektup yazarak Cevat Şakir’ in dergiye verdiği mülakatta eserlerini taklit ettiğini ifade etmesinden duyduğu rahatsızlığı belirtip cevap hakkını kullanmak istiyor:
“…Cevat Şakir’ in hangi eserini taklit etmişsem, bütünüyle olmasa bile parça parça, böyle bir şey yapmışsam gazetenizde karşılıklı neşretmenizi istemek hakkımdır. Edemezseniz, gazetenizi ve Cevat Şakir’ i iftira gibi adi bir suçla itham etmek mecburiyetinde kalacağımı teessüflerimle bildiririm…” (s.105)
Kitaba ismini veren “Karganı bağışla.” cümlesinin de geçtiği mektubunda yazar kendisine has üslup ve anlatımıyla Nevin Seval’ e sevgisini ifade ediyor:
Nevin,
“… Affet sevgili arkadaşım. Coşuyorum. Karganı bağışla. Ben şeamet kargası değil hasret kargasıyım. Boş, upuzun, buğdaysız kerpiç bir tarla üzerinde uçuyorum. Uzakta bir kumral , ince güzel başak var. Ümitle dolu bütün ovayı ihtiyar sesle doldurarak oraya doğru koşuyorum. Nevin, seni seviyorum. Yıllar yılı benden küçük ablacığım. Kurbağalar, benim düğünüme misafir gelir misiniz?” (s.109)
Kitabın,” Sait Faik’e Gönderilen Mektuplar, Kartlar ve Davetiyeler” başlıklı bölümünde, yoğun olarak amcası Ahmet Faik’ in mektup ve kartları yer alsa da edebiyatçılarımızın gönderdikleri kart ve mektuplara da rastlıyoruz.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bayram tebrik kartına, Orhan Veli’nin mektubuna, Yaşar Nabi’nin notuna, Orhan Kemal’ in ve Naim Tirali’nin mektuplarına, Tarık Buğra’ nın Sait Faik’ i sevdiğini belirttiği kartına, Cahit Sıtkı Tarancı’nın ” Edebiyatçılar Derneği Başkanı ” olarak gönderdiği mektuba, Burhan Arpad’ın gönderdiği tiyatro biletine ve daha pek çok kişi tarafından gönderilmiş mektup, kart ve davetiyeye rastlıyoruz Sait Faik’e gönderilenler arasında.
Sait Faik
Hikâye muharriri
Burgaz adası-İstanbul
“Millet günlerdir postacıları bekliyor. İhtimal yüz tane kart gönderen de vardır. Ne iyi insanlar. Benim ise senden başka sevdiğim yok.” (s.179 )
Tarık Buğra
Sait,
” Senin son kitabını okudum. Yalnız Sait’ e has, Sait’ ten başkalarının elinde adileşecek bir tarz. Kim ne derse desin, sen nev-i şahsına münhasır büyük bir Türk hikâyecisisin! Hikâye ve romanlarının bir kelimeyle yazılarının havası, atmosferi, sihirli, büyülü bir şeyler taşıyor. İstanbul’ u senin yazıların kadar hiçbirisininki taşımıyor. Oktay Akbal biraz o hava yaklaşıyor gibi ama nerde…” (s.165)
Orhan Kemal
Sait,
“ Romanını aldık, bırakmamak, bırakamamak şartıyla, zevkle okudum. Yüz üç sayfa içinde sürükleyici bir roman vermişsin. İnsan ‘ Keşke bitmese!’ diyor.”
Ben pek beğendim. Bunda da eski Sait’i buldum. Fotoğrafın da kitabın arasında imiş. Yolluyorum, alıkoymak isterdim ama; sana belki lazımdır. Annenin ellerinden öperim, senin gözlerinden. (s.205)
Orhan Kemal
Bu kitapta yer alan “ 70 ” mektup ve “ 54 ” kartpostal Sait Faik’ i biraz daha tanımamıza, yazarın farklı yönlerini anlamamıza vesile oluyor. Sait Faik’ i pek çok yönüyle daha yakından tanımak istiyorsanız, yazarın bu kitabını okumanızı öneririm.
Sait Faik Abasıyanık, Karganı Bağışla, YKY, Ocak, 2004, İstanbul