“… Aradığımız şeye türlü biçimler yakıştırır, onu bin bir olasılıkla düşünürüz. Acı, Korku ve yaratıcı coşku iç içedir. Çocukluğunu acıdan, korkudan ve düşlerden uzak anımsayanlara ne yazık, etin tazeliğine yanıt vererek serüvenlere atılanlara ne mutlu.”
Çocukluk Çağı/s.13-14)
Faruk Duman, öykü kitapları ve romanlarıyla tanınan bir yazar. Eserleriyle birçok önemli ödüle layık görülen Faruk Duman’ın 2011 Memet Fuat Deneme Ödülü’nü alan kitabı “Adasız Deniz” in ardından yazdığı deneme kitabı “Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe”de, yetkin bir dille yazılmış, birbirinden güzel kırk beş deneme yer alıyor.
Yazarın kitabının ismiyle içeriği arasında güçlü bir bağ var. Okuduğu ilk kitabın çocuk kahramanı “Tom Sawyer” a özenen yazar, onun gibi macera düşkünü ve çok okuyan bir çocuğa dönüşmüş. Çocukluğunda, evlerinin önündeki akasya ağacının dallarına tahtalardan bir koltuk yapan yazar, ağacın tepesinde, Tom Sawyer gibi, kitaplar okuyarak hayaller kurmuş.
“…Kişisel özelliklerimin pek azından hoşnutumdur. Çocukluk düşlerimi bugün de büyük oranda taşıyor olmak bunlardan biridir örneğin.”
(İlk Okumalar/s.16)
Duman; kitabındaki denemelerde, çocukluk günlerine, dost olduğu ve etkilendiği yazarlara, okuduğu ve yazdığı kitaplara, dilimize, güncel edebi tartışmalara ilişkin duygu ve düşüncelerini büyük bir ustalıkla dile getirmiş. Yazarın kitabı, geçmişten bugüne okuyup yazarak edindiği bilgilerin, tecrübelerin, kurduğu hayallerin iz düşümü. Duman’ın her eserinde olduğu gibi bu eserinde de çocukluğunda yaptığı gibi; pek çok konuya ilişkin sorular sorma, yeni ve özgün olanı arama, yeni fikirler üretme çabasını görebiliyoruz. Yazar, durağan ve kalıplanmış olanın değil yaşamla yeniden üretilip çoğaltılabilenin peşine düşüp okuyucusunu da arayışına ortak ediyor.
“…İncir Tarihi’ni (çocukluğumuzun unutulmaz maceralarından birini yazmak istiyordum ben: gemi, korsanlarla savaş, ıssız ada) bir tarihsel roman olarak belirlemek olanaksızdır benim için. Çocukluğa özlem romanıdır. Zeyrek ve Ümmik , biz oluyoruz. Yine de hemen belirteyim; bunu kitap basılı olarak elime geçince düşündüm ama kalemin yazdığı her zaman insanın düşündüğünden başkadır. Ve kimi imgeleri anlayabilmek yazar için de olanaksız olmuyor mu? Ne mutlu yazdığından emin yazara. Ama o, ben değilim.”
(Çocukluğa Özlem/s.20-21)
“Bizim gibilerin anlayamadığı düşler dünyasının asla gerçek olmadığıdır. Elbette şikâyetçi değilim. Bundan. Söz gelimi, matematiği, ticareti ve bunlara benzer şeyleri öğrenmedim. Ne iyi. Fakat çocukluğuma bakınca zaten öğrenemezdim.”
(İlk Okumalar/s.17)
“Yaşar Kemal, Sait Faik, Hasan Ali Toptaş, Tahsin Yücel, Füruzan, Erdal Öz, Bilge Karasu, Vüsat O. Bener, Ferit Edgü, Orhan Pamuk…” gibi edebiyatımızın önemli yazarlarının, eserlerine, edebi yönlerine, öykücülüğümüze ve romancılığımıza ilişkin düşüncelerini dile getiriyor yazar. Bir söyleşisinde, takıntı düzeyinde olduğunu belirttiği klasik eser okuma tutkusunun yansıması olarak, kitabında, “R. L. Stevenson, Umberto Eco, Edgar Allan Poe, Dostoyevski, Tolstoy, Stefan Zweig, Emile Zola, Albert Camus, Andre Gide, J.R.R. Tolkien…” gibi dünya edebiyatının önemli yazarlarına, bu yazarların eserlerine ilişkin önemli tespitlerde bulunuyor Duman.
“…Bugün herhalde klasik romanların neden ‘klasik’ olduğu tartışılmıyor; önceki yüzyılın çoksatarları çoktan unutulup gitti. Klasiklerse yerli yerinde duruyor. Zaman zaman hayatımızın çeşitli dönemlerinde bunları yeniden okumamız gerekir, deyip duruyoruz. İlk okuyuşta anlamadığımızdan değil. Kahramanları aracılığıyla temsil ettikleri insan tipini daha iyi kavramamız gerektiğinden, sayfaları arasında barındırdıkları sonsuz zenginlikleri yeniden yeniden keşfetmemiz iyi olacağından. Bir de tabii, kuşkusuz, arada bir gerçek bir roman okumak iyi geleceğinden…”
(Yine Klasikler/s.143)
Yazar, eserinde, okurları da unutmuyor ve bir denemesinde “Okurdan ne bekleriz?” sorusunu sorarak yazar ve okur arasındaki ilişkinin alışverişten öte, çok boyutlu bir ilişki olduğunu belirtip ekliyor:
“Bir söyleşi sırasında okurlardan biri şunu söylemişti:’ Don Quijote’u, okuduktan çok sonra sevdim…’ Herhalde okurdan bir beklentisi varsa, bir yazarın, en fazla bu olabilir.”
(Okurdan Ne Bekleriz/s.38)
Başka bir denemesinde, yazarları da irdelediği meselelere dahil ederek “Bir yazardan ne bekleriz? “sorusunu yöneltiyor yazarlara Faruk Duman ve bir yazar olarak cevaplıyor kendi sorusunu:
“Edebiyatın bir kesin formu, genel kabul görmüş ya da görebilecek bir kuralı olmadığına göre, ondan yine o ideal okurdan beklediğimizi bekleyebiliriz: ’Kendi yazarlığını durmaksızın yükselen bir beğeni’ ile at başı sürdürmesi. Çok şey mi bekliyoruz acaba”
(Yazardan Ne Bekleriz/s.40 )
(Kendinden Bir Parça/s.61)
Yazar, kitaplarını yazarken sessizlik ve yalnızlık istediğinden, Poe ve Sait Faik’in öykü kahramanlarını örnek vererek yalnızlığa da değiniyor denemelerinin birinde ve kendince bir sonuca varıyor yalnızlığa ilişkin:
“… Yalnızlık, kişinin kendisine bir hikâye kurmasını sağlıyor. Kişi, kendi yalnızlığı içinde kendi hikâyesini örüyor. İşte kalabalığa bağlılıktan da ancak o zaman kurtuluyor…”
(Yalnızlık/s. 53)
Duman, sözlü geleneğin anlatıyı her defa yeniden oluşturabilme özelliğini yazılı metinlere taşımaya çalışan bir yazar. Eserlerinde öğretici ve dikte edici tutumdan kaçınıp her okunduğunda yeniden üretilip yorumlanabilen eserler kaleme alan yazar, denemelerinde de bu tutumunu sürdürüyor. Yaşadıklarından, okuduklarından, dinlediklerinden, yazdıklarından aldığı misalleri içtenlikle paylaşıyor biz okurlarıyla ve verdiği misallerin değerini bilecek olgunluğa ulaşan okurlarına çok şey söylüyor denemelerinde.
“…Eskilerin deyimiyle misal, herkesin kolayca ulaşabileceği bir şey değildir. Çarşıda pazarda satılmaz. Birinden, sözgelimi bir dededen bir misal almak için, hiç değilse o misalin değerini bilecek bir olgunluğuna ulaşmak gerekir…” (Kureyş’in Kurtlarını Beklemek/s.24 )
Siz de yazdıklarından bir misal alıp daha güzel ölmek için yazdığını belirten yazarın çabasına ortak olmak isterseniz Faruk Duman’ın bu güzel eserini okuyun.
Faruk Duman, Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe, Can Yayınları, Kasım 2015, İstanbul
Nesrin Çoruh yazdı: Faruk Duman’ın İncir Tarihi’ni Okuma Notları
Birgül Yangın Aslanoğlu yazdı: Faruk Duman’dan Bir Pastoral Senfoni