“Sis ve Gece, Ahmet Ümit’in 1996’da yayımlanan ve 2007’de sinemaya uyarlanmış olan ünlü polisiye romanı. Yunanistan’da da yayımlanan kitap, yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye roman özelliği taşımakta. Roman, Sedat adındaki bir polisin başından geçen olaylar üzerine kurgulanmış.”
“Sis ve Gece” adlı roman, Ahmet Ümit’in neredeyse tüm romanlarında olduğu gibi, romanda ele alınan polisiye bir meseleyle birlikte aşk konusunun da işlendiği bir eser. Ahmet Ümit, bu romanında hem ülkemizin sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal yaşamını İstanbul’da yaşayan insanlar ekseninde irdeliyor hem de emniyet teşkilatına romanın baş kahramanı Milli İstihbarat Teşkilatı’nda çalışan istihbaratçı Sedat’ın gözünden eleştiriler getiriyor. İstihbaratçı Sedat, emniyet teşkilatını içerden eleştirirken romanda yer alan halktan ve çeşitli siyasal yapılardan insanlar da emniyet teşkilatını, içinde yer aldıkları sol örgütleri eleştirerek romanda anlatılan olayları farklı açılardan değerlendirip irdeleyebilmemizi sağlıyorlar.
Sedat, evli ve iki çocuk babasıdır. Buna rağmen güzel sanatlar fakültesinde okuyan, kendisinden genç, Mine adlı sevgilisiyle yasak aşk yaşamaktadır. Mine güzel sanatlar fakültesi resim bölümünde okuyan ve resimle uğraşan bir kadındır. Mine’nin annesi, babasıyla evlenmeden önceki sevgilisiyle aralarındaki aşk yıllar sonra yeniden depreşen ve bu nedenle eşinden ayrılmış biridir. Mine on üç yaşından beri Almanya’da yaşayan babasından ayrı, annesiyle birlikte Türkiye’de yaşamaktadır. Annesinin, eski aşkıyla yeniden görüşmesi ve evlenmesi üzerine Mine annesinin aşkıyla aynı evde yaşamak istemez ve Rum kökenli dul bir kadın ve kadının down sendromlu kızının yaşadığı evin bir katında tek başına yaşamaya başlar. Mine tek başına kaldığı bu evde resim çizmeye, sanatsal çalışmalarına devam eder. Mine evinde tek başına yaşarken Sedat’la aşk yaşar ama bir sure sonra bu aşkın devam edemeyeceğini ifade ederek Sedat’tan ayrılmak ister.
Sedat, bir gün arabasıyla yol alırken iki kişinin silahlı saldırısına uğrar. Kendisi yaralanır, saldırganlardan birini öldürür, diğer saldırgan kaçar. Sedat, yaralı halde hastanede tedavi görür. Hastaneden çıktıktan sonra Sevgilisi Mine’nin ortadan kaybolduğunu öğrenir ve Mine’yi aramaya başlar. Mine’yi ararken kendisine silahlı saldırıda bulunduğu için öldürdüğü kişinin sol örgütlerden birinin eski üyelerinden olan Fahri adlı biri olduğunu öğrenir. Kendisine yapılan silahlı saldırıya katılan ve saldırıdan sonra kaçan ikinci kişiyi, Fahri’nin bağlantılarını ve kendisine silahlı saldırıyı neden gerçekleştirdiğini sorgulayan Sedat, bir yandan kaybolan Mine’yi aramaya devam eder. Mine’yi ararken ve Fahri’nin bağlantılarını ve kendisine neden silahlı saldırı gerçekleştirdiğini sorgularken Sedat çok farklı gerçeklerle ve kendisiyle yüzleşir.
Ahmet Ümit’ in bir MİT mensubunun gözünden anlattığı hikâye, polisiye öğeleri ağır bassa da yasak aşk üzerine şekillenen, aşkın farklı boyutlarının, insan ilişkilerinin irdelendiği, sorgulandığı; emniyet teşkilatının, istihbarat ajanlarının, sol örgütlerin, örgüt üyelerinin içerden kendi eleştirilerini yaptıkları bir roman. Bunun yanında yazar romanında, İstanbul’un çok kültürlü, farklı etnik kimliklerle şekillenen yapısını ve pek çok insanın hikayesini anlatmaktan, toplumun sosyolojik yapısının farklı yönlerini incelemekten geri durmuyor.
Ahmet Ümit, ilk romanı olan Sis ve Gece’yi, “ilk edebi polisiye roman ve Türkçeden yabancı bir dile çevrilen ilk polisiye roman” olarak tanımlıyor. Bana göre, edebi yönü zayıf olsa da roman zaman zaman durağanlaşsa da Ahmet Ümit’in filme de çekilmiş olan bu romanı, ciddi bir emek ürünü olduğu belli olan bir ilk roman. Ahmet Ümit’in bu ilk romanını okumanızı tavsiye ederim.