Kuşların özgürlük şarkılarını dinliyorum; sabahın geceden kalmış umutsuzluğunda, camdan bir tahtta.
Çocuk gülüşünde bir bahar, her saniye yeniden doğan bir hayat, ciğerlerimize işleyen toprak kokusu, hanımeli kokusu. Islanırken çığlıklar attığımız kırkikindi yağmurları, kahkahalarımızla donattığımız ahşap salıncak, dalında tomurcuk kayısı. Kuyruğuna neşe bulaşmış uçurtma, ağzı kulaklarında güneş, güneşle oynaşan dalgalar, rengini buluttan çalmış martılar, talihin yolunu gösteren papatyalar, sonsuz dileklerimizle altından geçtiğimiz gökkuşağı…
Ve kâbus… Covid-19, pandemi, ceset ,karantina Wuhan, koronavirüs, maske, sokağa çıkma yasağı, dezenfektan, kolonya, 14 altın kural, sosyal mesafe, izolasyon….
Ve en önemlisi sevgimizi haykıracak, sımsıkı sarılıp kocaman öpecektik sevdiklerimizi… Yapamadık. Yapamadık çünkü şairin* de dediği gibi:
“Sevgileri yarınlara bıraktınız çekingen, tutuk, saygılı…
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmedi
(…)
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı
Gecelerde ve yalnız
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı”
Evet, sevgileri söylemeyi, hayallerimizi gerçekleştirmeyi geniş zamanlara bıraktık. Geniş zamanlar… Hani şu yirmi dört saati kırpa kırpa küçülttüğümüz, kendimizden çaldığımız geniş zamanlar.
Neler yapmıyorduk ki o zamanlarda: alarmla uyanıp çabucak yapılan kahvaltılar, paldır küldür çocukları servise yetiştirmeler, korna sesleri, 20 metrede bir bizi hizaya çeken ışıklar eşliğinde işe gitmeler, az zamanda çok iş yapmak için öğle yemeğini bile geçiştirmeler, yorgun argın eve dönmeler, ödevler, hemen hazırlanabilecek akşam yemekleri ya da siparişle kapımıza kadar gelen lezzeti bol sağlığı fukara yiyecekler, baş ağrısı, sıkıntı, gelecek kaygısı, hayatı sonraya erteleyen çabucak alınıp verilen nefesler…
Daha zamanımız vardı, sevdiklerimiz nasıl olsa hayattaydı, onları ziyaret etmek ertelenebilirdi, sevdiğimizi söylemek için beklenebilirdi.
Hem yorgunduk, koltuğumuza çekilip bir tıkla dünyayı dolaşabilirdik. Ve de öyle yaptık. Sanal âlemde gezdik, tozduk, gülücük kondurduk kahkaha yerine; beğendik, yediğimizi, içtiğimizi, gezdiğimizi paylaştık dünyayla, felsefe yaptık. Az zamanda çok kişiyle sohbet de edebiliyorduk.
Hem de kılımızı kıpırdatmadan. Dikdörtgen, çok pikselli bir camın içindeydik.
Daha zaman vardı gerçek yaşam için, beklenebilirdi, bekleyebilirlerdi. Bekleyemedi yaşam.
Küçücük bir virüs hayatımızı, hayallerimizi camdan bir kavanoza hapsetti. Şimdi hepiniz o camın kırılmasını ve ciğerlerimizi dolduracak nefesi almayı bekliyoruz.
Söz veriyoruz kendimize hayat koşturması yüzünden unutulan, yapılmayan ne varsa yapmak için. Listeler tutuyoruz yapılacaklar diye, alt alta yazıyoruz. İşaretler koyuyoruz önem sırasına göre. Kaybettiğimiz şeylerin farkına varıyoruz yokluğunda. Ne çok şey kaçırmışız geriye baktığımızda. Yapılacak onlarca şeyi yapmadığımız için kızıyoruz kendimize…
Oysa kızmayalım, her an bize fısıldayan hayata kulak verelim.
Yaşadığımız bu kâbusun yüzyıllar boyunca katlettiğimiz, daralttığımız, yaşam alanlarını elinden aldığımız doğanın bir intikamı olduğunu; hayatımızın her an altüst olabileceğini, her nefesin bir mucize olduğunu; sevdiklerimize sarılmanın en büyük zenginlik olduğunu, doyasıya gezmenin ne büyük özgürlük olduğunu, küçücük bir anda bile mutlu olmak için ne çok şeye sahip olduğumuzu UNUTMAYALIM!
Bu kâbus elbette sona erecek, güneş yine bize gülümseyecek; parklar caddeler çocuk sesleriyle inleyecek, insanlar özgürce denize girecek, gezecek, eğlenecek…
Şimdi sıkıca kapattığın pencereni aç, kocaman bir nefes al ve tüm hayallerini gerçekleştirebileceğin, doyasıya yaşayabileceğin bir dünya düşle.
Umut varsa hayat da var unutma! KUŞLARIN ÖZGÜRLÜK ŞARKILARINI DİNLE…
*Behçet Necatigil
O kadar güzel yazmışsınız ki Zeynep hocam, okurken duygulanmamak elde değil. Kendimi söylediklerinizde yaşarken buldum, İnşallah güzel günler göreceğiz. Emeğinize sağlık 👏👏👏
HAYATIN NE KADAR KISA VE YAŞANACAK İKEN NE KADAR ÇOK ŞEY ERTELEDİĞİMİZE DAİR HOŞ BİR YAZI OLMUŞ. TEŞEKKÜRLER ZEYNEP BURÇİN YAZICI. EDEBİ HAYATINDA BAŞARILAR DİLERİM.
Çok güzel bir yazı olmuş Zeynep hanım. Emeğinize ruhunuza sağlık. Gözlerim dolu dolu okudum yazdıklarınızı… güzel günler göreceğiz
Tebrik ederim arkadaşım. Çok güzel bir çalışma olmuş. Edebi değeri güzel olan bir yazı… BAŞARILAR DİLERİM
Harika bir yazı olmuş. Yüreğimize dokundu. İçsel duygularınızı kağıda bu kadar seri bir biçimde dökmeniz takdire şayan. İleride nice güzel yazılarınızı da okumak dileği ile. Elinize, yüreğinize sağlık.