Roma İmparatorluğu, insanlık tarihine damgasını vuran en büyük ve en etkileyici uygarlıklardan biri. M.Ö. 27 yılında Agustus’un yönetimiyle başlayan ve Batı Roma İmparatorluğu’nun M.S. 476’da yıkılmasına kadar süren bu büyük imparatorluk, yaklaşık 500 yıl boyunca Batı dünyasında siyasi, kültürel ve toplumsal gelişmelere yön verdi. Roma, geniş toprakları, güçlü ordusu ve etkili yönetim sistemiyle sadece kendi döneminin değil, sonraki yüzyılların da şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
İmparatorluk kültürel açıdan da Batı medeniyetinin temel taşlarını oluşturdu. Latince, Roma’nın resmi dili olarak geniş bir coğrafyada konuşuldu ve Orta Çağ boyunca bilim, felsefe ve din alanlarında bir lingua franca (ortak dil) olarak kullanıldı. Roma’nın sanat ve edebiyatı, Yunan kültüründen fazlasıyla etkilenmişti, ancak Romalılar bu alanda kendi özgün katkılarını da sundular. Edebiyat, felsefe, tarih ve retorik alanında birçok önemli eser Roma döneminde kaleme alındı. Özellikle Roma’nın tarihi ve kültürel mirası, Rönesans döneminde Avrupa’nın entelektüel uyanışında önemli bir ilham kaynağı oldu.
Roma İmparatorluğu denince de akla gelen ilk isimlerden biri klasik tarihçi Theodor Mommsen’dir. Mommsen, 1902 yılında Roma Tarihi adlı eseriyle Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Yüz yılı aşkın bir süredir büyük ilgi gören ve geniş bir okur kitlesine sahip olan bu anıtsal eser, Mommsen’in adını geniş kitlelere duyurmakla kalmadı; Alman tarihçi ve arkeolog Mommsen’in Roma tarihi üzerine yaptığı çalışmalar, modern araştırmalar için de önemini korumaya devam etti. Yazarın Roma Tarihi adlı eserinin dört cildi, Mehmet Ali Erbak’ın titiz çevirisiyle Türkçede, Say Yayınları etiketiyle yayımlanıyor.
İlk cilt, Krallık Dönem’i konu alıyor. İtalya’ya yapılan göçlerle birlikte, bölgedeki ilk Latin yerleşimlerinin kökenlerine dair bir yolculuğa çıkıyoruz. Roma’nın erken dönemleri, bu dönemde hazırlanan ilk anayasa, vatandaşlık kavramının gelişimi, hukuk ve adalet sistemlerinin düzenlenişi ve geçirdiği evrim detaylı bir şekilde ele alınıyor. Romalıların bu dönemde etkileşimde olduğu Etrüsk, Yunan ve Kartaca gibi topluluklar, Roma’da gelişen din, tarım, ticaret, ulaşım, ölçü sistemi, yazı ve sanatın kökenleri detaylı bölümler halinde incelenmiş. Krallığın yıkılışından İtalya birliğinin sağlanmasına kadar geçen süreci ele alan ikinci ciltte ise anayasa değişiklikleri, gelişen siyasi olaylar, meclisin yetkilerinin kısıtlanma süreçleri, halk mahkemeleri gibi idari konular işleniyor. İtalya birliğinden Kartaca ve Yunan devletlerinin fethedilmesine kadar olan dönemi kapsayan üçüncü cilt Roma ve Kartaca’nın Sicilya için verdikleri mücadelelerle başlıyor. Hannibal ve Makedonya Savaşları, yönetenler ile yönetilenler arasındaki güç dengeleri, Roma’nın tarım ve çiftçilik faaliyetleri, üretim araçlarındaki değişimler, teknolojik yeniliklerin inanç, gelenek, edebiyat ve sanata etkisi gözler önüne seriliyor. Serinin “Devrim” alt başlığıyla yayımlanan dördüncü cildi ise Gracchus kardeşlerin reform girişimleriyle başlıyor. Bu ciltte, Roma’daki İç Savaş, Sulla Anayasası ve Terentius ile Plautus gibi yazarların eserleri kapsamlı bir şekilde incelenerek M.Ö. 1. yüzyıl Roma tarihi ve edebiyatına ışık tutuluyor.
Başta da belirttiğimiz gibi, Roma İmparatorluğu’nun insanlık tarihindeki önemi, sadece siyasi ve askeri gücüyle sınırlı kalmadı, aynı zamanda hukuktan mühendisliğe, dilden kültüre kadar geniş bir yelpazede yaptığı katkılarla şekillendi. Roma’nın mirası, modern dünyada hâlâ yaşamaya devam ediyor ve bu büyük imparatorluğun izleri, günümüz toplumlarının temelinde varlığını sürdürüyor. Bu büyük imparatorluğu anlamak, günümüz çağdaş toplumlarını anlamak adına da önemli bir adım. Roma Tarihi adlı çalışma, konuya dair Türkçede yayımlanmış en detaylı eserlerden biri. İyi okumalar.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.