Tarihöncesi (prehistorya), uzun zaman eril dilde yazılageldi. Geçtiğimiz on beş yıl boyunca yeni nesil araştırmacılar bu yaklaşım modelini sarsmaya başladılar. Çığır açan analizler ve yeni kazı yöntemleri tanımlayarak görünmez olanı görünür hale getirdiler. Leydi Sapiens bu son araştırmaların ışığında tarihöncesindeki kadının toplumdaki vazgeçilmez ve prestijli konumunu ortaya çıkarıyorlar. Bu “antik kadınlar” ilk kez gözlerimizin önünde yeniden diriliyor ve kökenlerimizle ilgili yeni bir teoriye ışık tutuyor.
Say Yayınları etiketiyle ülkemizde de okurla buluşan Leydi Sapiens üç yazarlı bir kitap. Thomas Cirotteau, Fransız televizyonunda onlarca yıllık deneyime sahip araştırmacı yazar ve film yapımcısı. Jennifer Kerner, Paris-Nanterre Üniversitesi Antropoloji bölümünde prehistorya profesörü ve tarihöncesi defin uygulamaları konusunda uzman. Eric Pincas ise Historia dergisinin yayın yönetmeni ve bir yazar. Bu isimleri aynı çalışmada buluşturan ana motivasyon ise tarihöncesindeki kadına dair klişeleri yıkmak; kadın çalışmaları alanına yeni bir katkı sağlamak, başka bir perspektif oluşturmak.
Bugüne dek anlatılagelen tarihöncesi kadın hikâyesinde kadınlar, ancak güçlü kuvvetli erkek avcıların himayesi altında yaşayan savunmasız, korku içindeki varlıklar gibi resmedildi. Fakat prehistoryacıların kadınlarla ilgili araştırmaları derinleştikçe yavaş yavaş başka bir tablo ortaya çıkmaya başladı. Araştırmacı, profesör ve aynı zamanda Leydi Sapiens eserinin bilimsel danışmanı Sophie A. De Beaune, “Geleneksel görüş olan eril tahakküm altında ezilen kadın ile, erkeğin dengi olan, onun kadar kudretli bir avcı kadın görüşlerinin arasında daha dikkatli çizilmiş, daha iyi bir portreye ihtiyaç vardı,” diyor. Beaune’nun sözleri bir bakıma Leydi Sapiens’in temel izleğini de açıklıyor. Yazarlar tam da bu saikle, tarihöncesi avcı-toplayıcı topluluklardaki kadınların yeri hakkında bize bilgi verebilecek, ister doğrudan ister dolaylı olsun, arkeolojik tüm göstergelerin bir envanterini çıkarmaya girişiyorlar. Bu kaynaklar bazen bizzat insan kemikleri bazense mezarda ölülerin yanlarında bulunan eşyalar, mağaralardaki kil tabakaların üzerinde kazara bırakılmış ayak izleri ve bazen de teknik işlerde kullanılan malzemelerin kalıntıları olabiliyor.
Avrasya’nın çeşitli yerlerinde 45.000 yıl öncesine uzanan, iri vücutlu ve yüzü olmayan nadir ve değerli kadın heykelcikleri keşfedildi. Bu yontular Venüs heykelcikleri olarak biliniyor. Peki bu eserlere ilham veren kadınlar gerçekte neye benziyordu? Bu ve bunun gibi pek çok sorunun izini süren Leydi Sapiens, ana akım prehistorya okumalarının ötesine geçmeyi hedefliyor. Eserin arka kapak yazısında da belirtildiği üzere, 150 yıl boyunca araştırmacılar tarihöncesindeki kadınların günlük yaşamlarına dair hiçbir arkeolojik bilgi sunmadılar ve onların toplumdaki yerini hafife aldılar. Hatta bu kadınlar klişelere hapsedildi: Erkekler avlanır, maceralara atılır, icat eder, yaratır ve çizerken kadınların rolünün çocukları eğitmek ve ev işleri yapmakla sınırlı olduğuna inanıldı.
Oysa yapbozun parçaları bir araya getirildiğinde okur belki biraz da şaşkınlıkla, herkesin rollerinin o kadar da belirgin olmadığını ve kişilerin cinsiyetlerinden ve yaşlarından bağımsız olarak, grubun hayatta kalmasını sağlayan şeyin dayanışma olduğunu fark edecek. Unutmamak gerek ki bizler bilhassa “Leydi Sapiens” sayesinde hayatta kaldık. Şimdi titiz araştırmalar sayesinde geçmişten çıkagelip dirilen Leydi Sapiens’in hikâyesini yeniden diriltmenin tam vakti… Keyifli okumalar.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Cookie’leri silebilir ya da engelleyebilirsiniz. Gizlilik politikamızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.