Zeynep Kahraman Füzün: “Yazmaya odaklanmışken kimse beni durduramaz”
Hümeyra Dutar: Merhaba Zeynep Hanım. Bildiğim kadarıyla yeni öykü dosyanız üzerinde çalışıyorsunuz. Peki ikinci öykü kitabınızdan sonra tekrar roman yazmayı planlıyor musunuz?
Zeynep Kahraman Füzün: Ben planlı yaşamayı seven biriyim ancak konu edebiyat olunca olayları akışına bırakıyorum. İlk öykü kitabımda roman yazmamı istediler ben de yazdım. İkinci öykü dosyamla ilgili nasıl dönüş alacağımı henüz bilmiyorum. O çıktıktan sonra dönüşleri dikkate alacağım. Hangi öykülerim sevilirse o türde yine hacimli bir metin yazmak istiyorum. Öykü yazmaya her zaman devam ediyorum ama öykü dosyası oluşturmak uzun soluklu bir iş olduğundan ötürü tekrar öykü kitabı çıkarmak istesem de çıkaramam. Yani öykülerim birikene kadar bir roman daha yazabilirim sanırım. Muhtemelen de hep böyle devam edeceğim. Öykü roman öykü roman şeklinde bir yolculuk beni bekliyor.
Hümeyra Dutar: Son kitabınız Dünya Topraklarında pandemi kitabı tanımlamasıyla akıllarda kalacak diye düşünüyorum. Distopya olarak düşündüğünüz bir eserin içindekilerin çok hızlı gerçekleşmesi sizi şaşırttı mı? Kısaca neler hissettiniz anlatabilir misiniz?
Zeynep Kahraman Füzün: Kitabım pandemi kitabı değil aslında. Çok başka şeyler anlatıyorum. Sadece kitapta tanıdık gelen kısım salgınlar. İlaç yasağı, irotlar, çipler, tek elden yönetilen dünya, yalnızlık, cinsiyet gibi daha pek çok konuyu ele alan bir eseri pandemi kitabı olarak tanımlamayı doğru bulmuyorum. İçindekilerden gerçek olan sadece pandemi ama zaten o da gelecek tasarımımdaki yüzlerce kötü hadiseden sadece bir tanesi. Diğerleri gerçekleşmez umarım. Pandeminin gerçek olması okurları karamsarlığa itebilir. Bu oldu diğerleri de olur mu diye düşündürebilir. Bu da eserimin etkisini artıran bir durum olacağı için mutluyum. Çıkış sürecinin uzun sürmesi dolayısıyla ilk virüs ortaya çıktığında çok üzülmüştüm. Kitabımın etkisi azalacak sanmıştım ama daha da arttı ve anlaşılır hale geldi. Yalnız şöyle bir itirafta bulunayım. Okur rahatsız olmasın diye içindeki virüs kelimelerini ayıkladım.
Hümeyra Dutar: “Herkes uyuyunca yazmak çok güzel. Hani arkadaşlarla toplanıp gece lambasında fısır fısır konuşursun ya! Sonra bir öksürük sesi gelir, uyuyun der gibi… İşte buranın öksürüğü eksik. Biri şefkatle uyu demeli.” cümlelerinin bulunduğu bir tweetinizi okumuştum. Buradan hareketle gece kendinizi yazmaya kaptırmışken nasıl durduruyorsunuz? Genelde olay örgüleriniz de hızlı olduğu için size birinin “Dur!” demeden duramayacağınızı düşünebilir miyiz?
Zeynep Kahraman Füzün: Ben yazmaya kaptırdım mı kendimi, bırakamam. Yazmış olduğum öykünün veya roman bölümünün illa bitmesi gerekir gibi hissediyorum. Bazen olmuyor tabii ki tıkanıp kalıyorum. Bazen tek cümle yazıp saatlerce düşünüyorum. Genel olarak bitiririm ama. Tüm işlerimde böyleyim. Başladığım iş bitecek ve kenara konacak. Karakterim öykülerime de yansıyor tabii ki. Hızlı giden bir kalemim olduğu söyleniyor. Yazmaya odaklanmışken kimse beni durduramaz. Uyku bile bana dur diyemez. Ben kendi kendimi durdurabilirim ancak.
Hümeyra Dutar: Ze Dergi’nin yayın yönetmenliğini yaptığınızı düşününce sesli edebiyat dergisi çıkarmak nerden aklınıza geldi? YouTube’dan hizmet verdiğinizi ele alırsak dergi takip eden yeni nesil okurlara rahatça hitap ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Hümeyra Dutar: Sabit Fikir dergisinde yayımlanan “On Maddede Öykü Nasıl Yazılmaz” adlı tavsiye yazınıza eklemek istediğiniz bir madde var mı? Ve bu on maddeyi tek maddede ifade edecek olsanız ne söylerdiniz? En önemli maddeler sizce hangileri?
Zeynep Kahraman Füzün: On maddede öykü nasıl yazılmaz aslında bir özet. Benim eğitimlerimde anlattıklarımın bir özeti. Ve aslında çok daha fazla başlığı on maddeye indirdim. Bazı bilgiler tek maddede toplandı. Şimdilik ekleyeceğim bir madde yok ama bugün böyle düşünüyorum, ileride farklı düşünebilirim. Yazarlık sürekli ilerleyen bir süreç. Bugünkü tecrübemle on yıl sonrası farklı olacaktır ve ben yeni öykü hataları keşfedeceğimdir belki. Tek maddede ifade edecek olursam eğer şöyle: iyi olarak kabul görmüş bir öyküyle ilk defa öykü yazmış genç bir kalemin öyküsünü karşılaştırıp aradaki farktan öykünün nasıl yazılmaması gerektiğini anlayabilirsiniz. Bütün hatalar olmayabilir belki ama pek çoğunu ayan beyan göreceksiniz. Ben yazarlık eğitimi verirken ve editörlük yaparken kötü metinlerle karşılaştım ve çok faydasını gördüm. En önemli maddeler diye ayırmam mümkün değil. Hepsi bence olmazsa olmaz. O maddelere dikkat ederek yazan biri muhakkak bir dergiden dönüt alır.
Hümeyra Dutar: Yazarlık atölyelerinin faydasının olduğunu düşünüyor musunuz?