Aylak Adam, Yusuf Atılgan’ın ilk romanı. Roman, 1950’li yılların İstanbul’unda geçiyor. Yazar, kitabında arayış içinde olan maddi durumu yerinde bir kahramanın bunalımlı ve bohem hayatını anlatıyor. Zamanla toplumdan ayrışan ve yalnızlığı tercih eden kahramanımızın uyumsuz bir yanı var. Atılgan, ortaya koyduğu karakterle bir bilinçaltı okumasının yansımasını da sunuyor adeta.
Bunun yanı sıra karakterin, yaşadığı içsel karmaşayı bir kadınla doldurabileceğini ve bunun için bir arayış içinde olduğunu görmekteyiz. Yazar, arayışı bir tutamak olarak niteliyor. Yaşama tutunmak için bir şey tutamak. Geçmişteki birtakım olayların karakter üzerindeki etkileri sebebiyle mütemadiyen bir paradoks halinde olduğu da gözler önüne seriliyor. Babasıyla yaşadıkları, teyzesi tarafından büyütülmesi, babasının kadın düşkünlüğü gibi birçok etken karakterde etki uyandırıyor. Küçük yaşlarda şahit olduğu babasıyla teyzesi arasındaki yakınlaşma onun babasına karşı nefretle bakmasına neden oluyor. Bu yüzden kadınlarla sağlıklı ilişkiler kuramıyor ve hayatına giren kadınlarla kısa süreli birliktelikler yaşıyor.
Yusuf Atılgan, romanda bilinç akışı tekniğini kullanmakla beraber başkahraman Bay C.’nin gözlemlerine dayalı bir iç okuma da sunuyor. Örneğin, kaldırımda yürürken karşıda gördüğü birinin hayatıyla ilgili veya aklından geçenlerle ilgili ifadelere yer veriyor. Mesela plajda güneşlenirken etrafındaki insanların duruşları veya tiplerinden yola çıkarak bilinçaltı okuması yapıyor.
Aylak Adam, 1950’lilerde yazılsa da günümüzün karmaşık toplumsal dinamiklerini düşündüğümüzde son derece güncel bir eser. Nitekim modern çağda da insanlar kasıtlı yalnızlığı tercih ediyor. İletişimden uzak, güven duygusunun akamete uğradığı, sevgisiz bir toplum doğuyor. Bu tür aksaklıkları görenler ise bir süre sonra aynı Aylak Adam gibi kendini yalıtıp insanlardan uzaklaşıyor. Eser, toplumda var olup ifade edilmesi güç ve sakıncalı vaziyetleri özgün bir biçemle aktarıyor.
Yusuf Atılgan eserinde bilinç akışı tekniğini kullanıyor. Kahramanın ruhsal tasviri ya da iç dünyası gayet akıcı bir dille betimleniyor. Yazarın hayli akıcı bir dili var. Kitabı okurken hiç zorlanmıyorsunuz.