Biz kötü insanlar değildik
Aida Golnesayi[1]
Yorgunduk,
O yüzden soluksuz koşuyorduk
basit yanıtlara ulaşmak için;
Mesela bir sürahideki su olarak kalmak
ya da susuz kalmış bir sürahi gibi olmak
Ne olur gönlümüz hoş olsa
sonunda yolcu olacak bir balığa?
Biz kötü insanlar değildik
Sadece korkuyorduk
çekirge sürüleri olurduk
tarlalara saldıran,
meyvaların lekesiz kutsallığına,
yemek kuponlarına,
ve bankadaki gişelere saldıran
Acaba adalet dedikleri bu değil mi?
Hiç kimse seni duymadığında
kalbinin üstünedeki hoparlörler dışında
Yaşadığını anlamak için değil
karanlığında sahip olduğun ay için de
ya ayağından çıkarmak için
o içi çakıl taşıyla dolu botlar için de değil
Acaba adalet dedikleri bu değil mi?
Ki biz dallarda sallanan narlar olalım
ve bir tokat gibi
vuralım ağacın yüzüne al görünsün diye!
Acaba adalet dedikleri bu değil mi?
bir akşam yemeği sofrası
bir lokma daha alayım dediğinde
toplanı veriyorsa
ya o güneş ki
bir türlü gecenin kökünü kurutamıyorsa…
Biz kötü insanlar değildik
Sadece korkaktık
fakat payımıza daha fazla düşsün istiyorduk!
Ama hiç bir şey hiç bir şeyi tamamlayamadığı zamanlarda
sevgilim bu parlak düğmeyi
ki Furuğ[2]’un şiirinden koparmışsın
Tekrar onun ipeksi şiir defterinin kapağına dik
Biz yorgunduk
O yüzden koşmuyorduk
O yüzden yatağımızın fırınında soğuyorduk
Ve Fastfoodcuların arka banklarında
Dillerden düşerdik!
Biz aşık değildik,
diğerlerini böyle boş iltifatlarla
şöyle oyalardık;
“Sevgilim masadaki sandviç
bir kişi için fazla
yarısını da sen ısır ey karanlık…”
[1] İranlı şair, yazar, eleştirmen ondan iki şiir kitabı, bir roman ve sayısızca makale yayınlanmıştır. Bu şiir onun “Café Catharsis/ Kafe Katarsis” kitabından alınmıştır. Katarsis, Aristoteles’in Poetica adlı yapıtından alınmış, arınma anlamına gelen bir sözcük.
[2] İranlı şair Furuğ Ferruhzad’ı kastediyor.