Nazım Hikmet Louvre müzesinde. Mavi gözlerini dikmiş, “Mona Lisa” tablosuna bakıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, Paris’te, Orsay Müzesi’nde, Renoir’ın “Kitap Okuyan Kadın” tablosunu inceleyip notlar alıyor. Fyodor Dostoyevski, Basel Müzesi’nde, Hans Holbein’in “Tabutta Ölü İsa” tablosunun karşısında, kendinden geçmiş… Marcel Proust Lahey’de, Mauritshuis Müzesi’nde, Johannes Vermeer’in “Delft Manzarası” tablosuna büyük bir hayranlıkla bakıyor…
Bunları düşlememe neden olan; Seyhan Can’ın, KİTAPOL Yayınları’ndan çıkan Edebiyatta Resim Esintisi kitabı. Resim sanatına meraklı bir edebiyat öğretmeninin, edebiyat birikimini ve resim sanatıyla ilgili bilgilerini sentezlediği, beş yıl boyunca üzerinde çalıştığı bu kitap; hem içeriği hem de okura sunduğu kolaylıklar nedeniyle, özgün bir eser.
Seyhan Can kitabında, resim sanatından beslenen yazarların eserlerini, o eserlerin kuytularında gizlenen tabloları ortaya çıkarmış. Kitaptan; Nazım’ın Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” tablosundan esinlenerek “Jakond ile Si-Ya-U”yu kaleme aldığını, Fyodor Dostoyevski’nin, Hans Holbein’in “Tabutta Ölü İsa” tablosunun etkisiyle “Budala” gibi bir şaheseri dünya edebiyatına armağan ettiğini öğreniyoruz. Kitap, Pieter Bruegel’in “Körlerin Yürüyüşü” tablosunun, Nobel ödüllü Jose Saramago’nun “Körlük” romanına tohum olduğunu gözler önüne seriyor. Melih Cevdet Anday’ın, Ülkü Tamer’in, Turgut Uyar’ın, İlhan Berk’in ve daha pek çok şair ile yazarın eserlerine hangi tabloların esin kaynağı olduğunu da bu kitaptan öğreniyoruz. Edebiyatta Resim Esintisi, bunun gibi bildiğimiz ya da bilmediğimiz pek çok eserin, resim sanatıyla akrabalığını ortaya çıkarıyor.
Kitapta, çok farklı bulduğum bir başka özellik var: Bu, bana göre bir sihir. Çok da hoşuma giden bir sihir!
Düşünün, yemeğinizi yemişsiniz, üzerine çayınızı içiyorsunuz, kitap okuyacaksınız. Elinizde Edebiyatta Resim Esintisi… Kitabın sayfaları çevirirken Melih Cevdet Anday’ın “Güneşte” şiirinden bir bölüm çıkıyor karşınıza:
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Brueghel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu bir araya,
Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Eğer Melih Cevdet Anday’ın sözünü ettiği Hollandalı ressam Pieter Bruegel’in Çocuk Oyunları tablosunu görmek isterseniz, saniyeler içinde Viyana Sanat Tarihi Müzesi’ne gidebiliyorsunuz. Nasıl mı? Elinizdeki sihirli değnek, yani cep telefonu ile. Çünkü Seyhan Can, incelediği kitaplarda geçen ünlü tabloları görebilmeniz için, karekodlar kullanmış. Sihirli değneğinizi karekodlara yaklaştırdığınızda, farklı bir boyuta geçiyor, söz konusu tabloları bulundukları müzelerde inceleyebiliyorsunuz. Birkaç deneme yaptıktan sonra kendinizi Harry Potter filmlerinden birindeymiş gibi hissedebiliyorsunuz. Tıpkı filmdeki gibi sayfalar canlanıyor, görüntüler yükseliyor…
Çok zengin bilgiler ve estetik zevklerle dokunmuş bu kitap, günlük yaşamda pek kullanmadığımız, belki de bilmediğimiz bir kavramla, “ekfrasis” kavramı ile tanıştırıyor bizi. Ekfrasis, kitapta anlatıldığına göre, görsel sanat eserlerinin sözlü veya yazılı anlatımı, yani bir yazar veya şair tarafından yorumlanması. Edebiyatta Resim Esintisi, ekfrasis kavramını bize hissettirmeden öğretiyor.
Resim ve edebiyata meraklıların yanı sıra, bu konularda eğitim alan öğrencilere de kaynak olabilecek Edebiyatta Resim Esintisi, bir araştırma ve inceleme kitabı olmasına rağmen, sıkıcı değil. Sert ve didaktik bir kitap hiç değil. Bir edebiyat öğretmeninin elinden çıkması, okurlar için büyük şans. Özenli, arı duru dil; okurun hiç yorulmadan bilgileri özümsemesini sağlıyor. Kitabın tümüne sinmiş olan edebi tat, incelikli yorumlar; okurun ilgisini canlı tutuyor. Bir başka okuma kolaylığı da, kitabın her bir yazısının, diğerinden bağımsız olması. Bu da, uzun ve birbirine bağlı metinler okumaktan sıkılabilecek kişilere, okuma rahatlığı sağlıyor. Kitabı karıştırıp, ilgilendiğiniz yazarlara ya da ressamlara göre; ister sondan, ister ortadan bir bölümü okuyabiliyor, daha sonra başa dönebiliyorsunuz.
Eğer benim gibi resme değil de edebiyata meraklı iseniz, bu kez sizi başka bir şölen bekliyor. Örneğin Tanpınar’ın “Huzur”unu okumuşsanız, romanın kahramanı Nuran’ın, hangi ressamların tablolarından çıkıp Tanpınar’ın kalbine dokunduğunu anlayabiliyorsunuz. Jose Saramago’nun “Körlük” romanında yaşatır gibi yazdığı o olağanüstü atmosferi nasıl kurguladığını merak ediyorsanız, yolunuz yine başka tablolara çıkıyor, onları da görebiliyorsunuz.
MÜZE PUSULASI
Kitabın ikinci bölümü, kültür gezileri yapacak sanatseverlere, şimdiye kadar sunulmamış bir kolaylığı sağlayacak gibi görünüyor. Müzelere göre sınıflandırılmış dört yüz civarındaki ünlü tablonun yer aldığı Dünya Müzeleri adını taşıyan bu bölüm, sanatseverler için bir pusula niteliğinde.
Edebiyatta Resim Esintisi sayesinde biz de kendi dünyalarımız dışında, çeşitli dünyaları görüyoruz. Yoğun bir çalışmanın ürünü olan bu özgün kitap, yazarın incelikli, özenli kalemiyle, kendine has ışığını yıllarca yansıtmaya devam edecek gibi görünüyor.